22 Mayıs 2021 Cumartesi

Filyasyon yapma oranının %99,5 olması yeterli değil

Türkiye'de adına filyasyon denilen içeriği ise temaslıların belirlenerek karantinaya alınmasını oluşturan çalışmalarda yapılan en büyük eksikliği buzdağının üzerini gözlemlemek oluşturuyor.


Toplumdaki Kovid19 olgularının yakın temaslısı kişilerin %70-80 kadarının belirlenerek karantinaya alınması salgının kontrolü açısından son derece önemli. (1) Olguların temaslılarının belirlenerek karantinaya alınmasında bu oranın altına düşülürse salgının kontrol altına alınması olanaklı görünmüyor.


Salgının kontrol altına alınabilmesi için toplumdaki Kovid19 olgularının en az %70'ine tanı konulması ve tanı konulan olguların yakın temaslılarının tamamına yakınını karantinaya alınması gerekiyor. 


Türkiye'de Kovid19 verilerini yansıtan turkuaz tabloda ise filyasyon yapılma oranının %99,5 olduğu görülüyor. Ancak filyasyon yapılma oranının %99,5 olması temaslı tespiti çalışmasının iyi şekilde yürütüldüğünü göstermiyor. Çünkü önemli olan olgu olarak tespit edilebilen kişilerin ne kadarının temaslılarının karantinaya alındığı değil, toplumdaki olguların ne kadarının tespit edilebildiği ve olguların ne temaslılarının kadarının karantinaya alınabildiğidir.


Kovid19 olguları büyük bölümüne tanı konulamıyor


2020 yılı sonlarında seroprevelans çalışması yürütülmüştü. Bu çalışmanın verileri ile ilgili ilk bilgiler basında paylaşılmış olmakla birlikte geçen süre içinde çalışmanın bilimsel raporu yayınlanmadı. Basına yansıyan şekliyle 2020 yılında yapılan seroprevelans çalışmasında o döneme kadar Türkiye'de Kovid 19 ile enfekte olarak kanında antikor gelişmiş kişilerin %20'sinden azına tanı konulabildiği ve Kovid19 olgusu olarak istatistiklere yansıdığı görüldü. Bir başka deyişle hastanelere başvurması sonrasında PCR testi yapılan kişiler, bu hastalığı geçirmiş olanların ancak %20'si kadardı. Bu veriler o dönem için olguların %20'sinden azının tespit edilebilidiğini ve karantinaya alınması gereken temaslıların oranının da çok düşük olduğunu göstermekteydi. Bir başka deyişle basına yansıyan veriler Türkiye'de Kovid19 olgularının ancak küçük bir bölümünün tanı aldığını ve izolasyona alınması gereken olgularla karantinaya alınması gereken temaslıların büyük bölümünün günlük yaşamına devam ettiğini göstermekteydi.


Olguların temaslılarının çoğu karantinaya alınamıyor


Geçen süre içinde konuyla ilgili bir diğer sorunu ise Kovid19 olgularının yakın temaslılarının ekonomik ve sosyal nedenlerle karantinaya girmek istememesi oluşturdu. Salgının kontrolünde kısmen başarılı çalışmalarıyla dikkat çeken Singapur gibi ülkelerde olgu başına tespit edilen ve karantinaya alınan temaslı sayısı 6 kişi iken Türkiye'de turkuaz tabloda paylaşılmamakla birlikte, 2'nin altında olduğu tahmin edilen bu sayının son derece düşük olduğu görülüyor. 


Toplumdaki Kovid19 olgularının en az %70'ine tanı konulmasını ve tanı konulan olguların yakın temaslılarının tamamına yakınının karantinaya alınmasını sağlayacak olgu ve temaslı saptama hedefine ulaşılmadığı sürece salgının kontrol altına alınması olanaklı görünmemektedir.


Kaynaklar:
1. https://www.nature.com/articles/d41586-020-03518-4


Dr. Deniz Akgün
Halk sağlığı uzmanı 

Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)