22 Eylül 2011 Perşembe

Sağlığa akıtılan kaynaklar, ürkütülen kurbağaya değecek mi?

Aydın Tabip Odası Başkanı Eralp Altay, basına yansıyan açıklamalarında kamu sağlık otoritelerinin çoğu kez görmezden geldiği bir konuyu değerlendirerek ülkemizdeki okul sağlığı hizmetlerinin geliştirilmesi gerekliğine vurgu yapıyor. 

(19.09.2011 tarihli Aydınlık Gazetesi)

Okul sağlığı hizmetleri sağlıklı bir toplum yetiştirme amacının en önemli bileşenleri arasında yer almaktadır. Günümüzde gençler arasında giderek artış gösteren obezite, beslenme sorunları, bağımlılık, cinsel sağlık ve bulaşıcı hastalıklardan korunma gibi pek çok konuda başarılı çalışmalar yürütülebilmesi için iyi organize olmuş okul sağlığı hizmetlerine gerekesinim bulunduğu bilinmelidir.    

(17.09.2011 tarihli Yarın Gazetesi)

Ancak ülkemizde okul sağlığı alanında organize olabilmiş sağlık hizmet birimlerinin varlığından söz etmemiz ne yazık ki olanaklı olamamaktadır. Peki ülkemizde 2002-2011 yılları arasında yaklaşık 4,5 kat artarak 45 milyar dolara ulaşan kamu sağlık harcamalarının bir parça bile olsun sağlıklı bir toplum yetiştirme amacına hizmet etmesini beklememiz gerekmez mi?

(19.09.2011 tarihli Yeni Mesaj Gazetesi)

Okullarda bulaşıcı hastalıklar, dengeli ve düzenli beslenme, cinsel sağlık ve madde bağımlılığına yol açabilecek risk faktörleriyle ilgili bilgilendirme, eğitim ve danışmanlık hizmetleri ne kadar etkin bir şekilde yürütülebilmektedir? Bu konuda basın-yayın kuruluşlarının etki alanı ötesine taşınabilen bir sağlık eğitimi organizasyonunun varlığından söz edebilir miyiz? Ya da son dönemde giderek artan sağlık yatırımlarında boşa akıtılan kaynakların, ürkütülen kurbağaya değmediğini görmek mi kalacak geriye?

4 Eylül 2011 Pazar

Sağlıkta taşıma suyla nereye kadar?

31 Ağustos ve 1 Eylül tarihli yazılı ve internet basınında Çin malı tıbbi malzemelerin kalp ameliyatlarında kullanılmasının sakıncalarından söz eden haberler yer aldı. Buna göre ucuz ve kalitesiz Çin malları ameliyat malzemesi olarak da sağlığımızı tehdit etmeye başlamış gibi görünüyor.


(01.09.2011 tarihli Bursa Hakimiyet Gazetesi)

Aynı günlerde 03.09.2011 tarihli Sözcü Gazetesi'nde Adana Numune Hastanesi'nin ödeme kurumlarından alacaklarını alamadığı gerekçesiyle bazı tıbbi malzeme ve ortez-protez uygulamalarını içeren tedavilerin bir süreliğine uygulanmaması kararıyla ilgili haberini okuyoruz. Diğer taraftan sağlık harcamalarının bir süredir kamu kurumları ve halk için altından kalkılamaz bir yük oluşturmaya başladığı biliniyor. 



(03.09.2011 tarihli Sözcü Gazetesi)


2010 yılında kamu kurumları ilaç ve tıbbi malzeme dahil olmak üzere 20 milyar dolarlık sağlık alımı gerçekleştirdiler. Bunun yarısından fazlası ithalat yoluyla gerçekleştirildi. Elbette bu yükün altından kalkmak kolay değil. Aslında Türkiye'deki sağlık sistemi ile taşıma suyla değirmen döndürülmeye çalışılıyor. Değirmen ağır aksak dönüyor. Bir taraftan ilaç ve malzeme ithalatı yoluya kamu kurumlarından  yurt dışına, diğer taraftan katkı ve katılım payı yoluyla vatandaşın bütçesinden sağlık giderleri yamasına sürekli kaynak taşınıyor. Değirmenin bir tarafında hastanelere para yetiştiremeyen ödeme kurumları, diğer tarafında ise Çin malı malzemelerle yapılan kalp ameliyatlarıyla hastalarının memnun etmeleri beklenen ve performansları bununla ölçülmeye çalışlılan sağlık çalışanları. Bu değirmenin denkleminde sakın bir yanlışlık olmasın?

Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)