24 Eylül 2012 Pazartesi
Yoğurt tüketimi yüksek tansiyondan korunmada faydalı olabilir
Amerikan Kalp Kurumu'nun yaptığı bir araştırmada kalori artımı olmaksızın diyette yoğurdun daha fazla tüketilmesinin yüksek tansiyonun kontrolüne katkı sağlayabileceği sonucuna ulaşıldı.
Çalışmada günlük kalorinin en %2'sini yoğurttan sağlayan katılımcılarda ( günde 2 kase yoğurt tüketenlerde) yüksek tansiyonun %31 daha az görüldüğü sonucuna ulaşıldı.
13 Eylül 2012 Perşembe
4+4 geri dönüşsüz yaralara yol açabilir
TMMOB Ankara İl Koordinasyon kurulu tarafından yapılan açıklamada çocukların psikolojisinde geri dönüşsüz yaralara yol açabileceği belirtildi.
Açıklamada okul öncesi eğitimin, etkinlik ağırlıklı, ders saati mantığının dışında ve oyun esaslı olarak çocukların yaşlarına uygun programları içerirken, okul eğitimi ise belli bir yaşta, belli bir yeterliliğe ulaşmış çocuğun müfredatlı, ders saatli, kurallı bir eğitime uyabilmeleri olarak planlanması gerektiği belirtildi. Dolayısıyla çocuğun kurallara uyabilecek, kendini kontrol edebileceği bir yaşa gelmeden okul eğitimine dahil edilmesi çocuk açısından geri dönüşsüz yaralara neden olabilecekken, çocuğun yaşı itibariyle idrak edebilmesini olanaksız kılan bu düzenlemeler, ayrılık endişesi gibi korkuların yerleşmesine ve ileriki yıllarda kalıcı izler bırakmasına sebep olabilecek sonuçlara yol açacak olduğu belirtildi.
Ayrıca uygulamaya konulan bu yasanın içerisinde 2012- 2013 eğitim- öğretim yılı için ne Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde ne de mevcut ilköğretim binalarının uygunluğu konusunda herhangi bir çalışma ya da düzenleme yapılmadığı ve okulların ergonomik açıdan okul öncesi çocuklara uygun olmadığı belirtildi.
Açıklamada okul öncesi eğitimin, etkinlik ağırlıklı, ders saati mantığının dışında ve oyun esaslı olarak çocukların yaşlarına uygun programları içerirken, okul eğitimi ise belli bir yaşta, belli bir yeterliliğe ulaşmış çocuğun müfredatlı, ders saatli, kurallı bir eğitime uyabilmeleri olarak planlanması gerektiği belirtildi. Dolayısıyla çocuğun kurallara uyabilecek, kendini kontrol edebileceği bir yaşa gelmeden okul eğitimine dahil edilmesi çocuk açısından geri dönüşsüz yaralara neden olabilecekken, çocuğun yaşı itibariyle idrak edebilmesini olanaksız kılan bu düzenlemeler, ayrılık endişesi gibi korkuların yerleşmesine ve ileriki yıllarda kalıcı izler bırakmasına sebep olabilecek sonuçlara yol açacak olduğu belirtildi.
Ayrıca uygulamaya konulan bu yasanın içerisinde 2012- 2013 eğitim- öğretim yılı için ne Milli Eğitim Bakanlığı nezdinde ne de mevcut ilköğretim binalarının uygunluğu konusunda herhangi bir çalışma ya da düzenleme yapılmadığı ve okulların ergonomik açıdan okul öncesi çocuklara uygun olmadığı belirtildi.
İşçi sağlığının ekonomik zeminde ele alınması sorunları arttırıyor
Elektrik Mühendisleri Odası tarafından yapılan açıklamada işçi ölümlerinin altında yatan temel nedenin sağlıklı ve güvenli çalışmanın maliyet odaklı olarak değerlendirilmesi olduğu belirtildi.
Açıklamada işçi sağlığı ve güvenliği üzerine 1990‘lardan bu yana yapılan çalışmaların kapsamı, konunun yasa koyucular tarafından sosyal bir konu olarak değil, ekonomik zeminde ele alındığını göstermekte olduğu belirtildi. Açıklamada "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘nın ortaya çıkış sürecinde kapitalist hegemonyanın etkisi; çalışma ilişkilerinin esnekleşmesi, "işçi sağlığı" yerine "iş sağlığı" kavramının kullanılması, taşeronlaşma, işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile eğitimlerin piyasalaştırılması şeklinde yasada yerini bulmuştur" denildi.
Açıklamada işçi sağlığı ve güvenliği üzerine 1990‘lardan bu yana yapılan çalışmaların kapsamı, konunun yasa koyucular tarafından sosyal bir konu olarak değil, ekonomik zeminde ele alındığını göstermekte olduğu belirtildi. Açıklamada "İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası‘nın ortaya çıkış sürecinde kapitalist hegemonyanın etkisi; çalışma ilişkilerinin esnekleşmesi, "işçi sağlığı" yerine "iş sağlığı" kavramının kullanılması, taşeronlaşma, işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri ile eğitimlerin piyasalaştırılması şeklinde yasada yerini bulmuştur" denildi.
11 Eylül 2012 Salı
ABD'de 750 milyar dolarlık sağlık israfı
ABD'de 2009 yılında toplam sağlık harcamalarının %30'unu oluşturan 750 milyar doların yönetim giderleri, istismar gibi nedenlerle boşa harcandığı bildirildi.
Raporda söz konusu etkin olmayan işleyişin sağlığın geliştirilmesini, ekonomik stabilliği ve küresel rekabet olanaklarını azalttığı belirtildi.
Etteki kalıntı antibiyotikler sağlık açısından risk oluşturuyor
mBio Dergisi'nde yayınlanan bir çalışmanın sonucuna göre etlerde bulunan kalıntı antibiyotiklerin faydalı mikroorganizmaları daha fazla etkilediği ve patojen mikroorganizmaların üremesini kolaylaştırabileceği sonucuna ulaşıldı.
Sosis salam gibi et ürünlerinin asidik hale getirilmesinin de benzer şekilde et ürünlerinde patojen mikroorganizmaların üremesini kolaylaştırabileceği belirtiliyor.
29 Ağustos 2012 Çarşamba
ABD'de geçlerin 3'te 2'si oral seks deneyimine sahip
ABD'de gençleri cinsel sağlık davranışlarının araştırıldığı bir araştırmada 16-25 yaş grubu arası gençlerin 3'te 2'sinin oral seks deneyimine sahip olduğu sonucuna ulaşıldı.
Ayrıca gençlerin 4'te 1'inin cinsel ilişki öncesi oral seks yaptığı sonucuna ulaşıldı. Oral seksin yanlış olarak cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından risk taşımadığı düşünüldüğü için önem taşıyor.
Bisfenol A damar tıkanıklığına yol açabilir
Yüksek bisfenol A düzeylerinin kalp-damar tıkanıklığına yol açabileceği bildirildi. Araştırmanın sonuçları Plos ONE'da yayınlandı.
Araştırmaya alınan kişiler ağır kalp-damar hastalığı olanlar, ılımlı kalp-damar hastalığı olanlar ve hastalığı olmayanlar olarak 3 gruba ayrıldı. Kalp-damar hastalığı olanların idrarında bisfenol A'nın anlamlı olarak daha yüksek çıktığı tespit edildi.
ABD'liler genel sağlık hizmetleri için uzmana başvuruyor
ABD'de 1999-2007 arası dönemde temel sağlık hizmetleri için yapılan başvuruların % 59'unun birinci basamak hekimine, %41'inin ise iç hastalıkları, kadın doğum uzmanı gibi uzman doktorlara başvurduğu bildirildi. Araştırmanın sonucu Archives of Internal Medicine'da yayınlandı.
Temel sağlık hizmetleri için birinci basamağa başvurunun tercih edildiği durumlarda hizmetin daha nitelikli olduğu biliniyor.
Erken dönemde yerleşen başarısızlık duygusu, daha sonra da çocukların kendilerine güven duymalarını engeller
İzmir Tabip Odası tarafından yapılan açıklamada yeni uygulama ile aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocukların aynı sınıfta ilkokula başlaması gündemde olduğu ve bunun çocuk gelişimi açısından sakıncalı olduğu belirtildi.
Açıklamda ilkokul çağı boyunca gelişimsel sürecin başarı duygusunun ve çalışma isteğinin oluşmasını gerektirdiği ve erken dönemde yerleşen başarısızlık duygusunun, daha sonra da çocukların kendilerine güven duymalarını engelleyeceği belirtildi.
28 Ağustos 2012 Salı
Yoksullarda şeker hastalığının en önemli nedeni şişmanlık
BMJ Dergisi'nde yayınlanan çalışmanın sonuçlarına göre yoksullarda şeker hastalığının en önemli nedeninin obezite olduğu sonucuna ulaşıldı.
Çalışma bulguları 7200 İngiliz'in uzun süreli izlemi ile elde edildi. Yoksullarda tip 2 şeker hastalığının daha sık görüldüğü belirtildi ve bunun nedeninin de yaşam stili özellikleri olduğu düşünülüyor.
Egzersiz sigarayı bırakmayı kolaylaştırıyor
Egzersiz yapmanın sigarayı bırakmak isteyenlerde sigara içme isteğini azalttığı bildirildi. Reuters'in sağlık haberi 19 klinik çalışmanın sonuçlarına dayandırıldı.
23 Ağustos 2012 Perşembe
Afet yönetim sistemi sorun olmaya devam ediyor
Jeoloji Mühendisler Odası tarafından yapılan açıklamada 17 Ağustos depremi sonrasındaki 13 yılda afet yönetim sistemimizin hala çözümün değil sorunun bir parçası olmaya devam ettiği belirtildi.
Açıklamda başta deprem olmak üzere, heyelan, çığ/kaya düşmesi, su baskını gibi doğa olayları, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, mühendislik hizmeti görmemiş düşük standartlardaki yapı üretimi ve denetimi süreci ile uygulanan rant politikaları sonucu insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüştüğü belirtildi. Açıklamda yaşanmış onca acı tecrübeye, emek verilmiş çözüm üreten bir dizi çalışmaya rağmen ülke hala bir afet ülkesi olmaktan kurtulamamaktadır, dendi.
Açıklamda başta deprem olmak üzere, heyelan, çığ/kaya düşmesi, su baskını gibi doğa olayları, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik verilerinden yoksun imar planları, mühendislik hizmeti görmemiş düşük standartlardaki yapı üretimi ve denetimi süreci ile uygulanan rant politikaları sonucu insani, sosyal ve ekonomik yıkımlara dönüştüğü belirtildi. Açıklamda yaşanmış onca acı tecrübeye, emek verilmiş çözüm üreten bir dizi çalışmaya rağmen ülke hala bir afet ülkesi olmaktan kurtulamamaktadır, dendi.
16 Ağustos 2012 Perşembe
Çeşmeden akan su içilebilir olmalı
Halk Sağlığı Uzmanları Derneğitarafından yapılan açıklamada çeşmeden akan suyun içilebilir olmasının gerekli olduğu bildirildi. Açıklamada damacana sularının şehir şebeke suları ile karşılaştırıldığında sağlık açısından bazı riskler getirdiği belirtildi.
Polikarbonat şişelerin yapıtaşı olan bisfenol A (BPA)’nın içilen suya geçme riski bulunduğu belirtilen açıklamada vücuttaki hormonlara benzeyen yapısı nedeniyle BPA’nın prostat ve meme kanserine yol açabileceği, farelerde beyin ve üreme sistemi gelişimine etkilerinin olduğu, hamilelik döneminde maruz kalınca vücut ağırlığında artışa ve yağlanmaya yol açtığı, deney hayvanlarında şeker hastalığı, erken ergenlik ve sinir sistemi sorunlarıyla ilişkili olduğu saptandığı belirtildi. Açıklamada bisfenol A (BPA)’nın güvenli olduğu bildirilen düzeyin yüzlerce kat altındaki dozlarda deney hayvanlarına olumsuz etkiler belirlendiği belirtildi.
Polikarbonat şişelerin yapıtaşı olan bisfenol A (BPA)’nın içilen suya geçme riski bulunduğu belirtilen açıklamada vücuttaki hormonlara benzeyen yapısı nedeniyle BPA’nın prostat ve meme kanserine yol açabileceği, farelerde beyin ve üreme sistemi gelişimine etkilerinin olduğu, hamilelik döneminde maruz kalınca vücut ağırlığında artışa ve yağlanmaya yol açtığı, deney hayvanlarında şeker hastalığı, erken ergenlik ve sinir sistemi sorunlarıyla ilişkili olduğu saptandığı belirtildi. Açıklamada bisfenol A (BPA)’nın güvenli olduğu bildirilen düzeyin yüzlerce kat altındaki dozlarda deney hayvanlarına olumsuz etkiler belirlendiği belirtildi.
14 Ağustos 2012 Salı
Sağlıktaki tazminat davalarında pazarlık dönemi başladı
Yönetmelik hükümleri gereğince taraflar sağlık alanında uğradıkları zararla ilgili olarak yapacakları maddi ve manevi tazminat başvurularının uzlaşma yoluyla halledilmesi yoluna gidebilecekler.
New Jersey'de pestisid kullanımına sınırlama

Çevre komisyonu yetkilileri yerleşim yerinde bitkilere yönelik olarak organik ilaçların kullanılması yönünde tavsiye kararı aldı.
Kaynak: http://www.beyondpesticides.org/
İklim değişimi paraziter hastalıkları arttırabilir
İklim değişikliği sıtma gibi paraziter hastalıklarda artış görülmesine neden olabilir.
İklim değişikliği sonrasında ortaya çıkan sıcak hava dalgalası, sel, fırtına gibi olayların parazitlerin yaşam alanlarında değişikliğe yol açabileceği bildirildi. Okland Üniversitesi'nden Thomas Raffel yaptığı açıklamada iklim değişikliğinin parazitlerin konakçılarda daha kolay enfeksiyona yol açmasına neden olabileceği belirtildi.
Kaynak: Medline Plus
İklim değişikliği sonrasında ortaya çıkan sıcak hava dalgalası, sel, fırtına gibi olayların parazitlerin yaşam alanlarında değişikliğe yol açabileceği bildirildi. Okland Üniversitesi'nden Thomas Raffel yaptığı açıklamada iklim değişikliğinin parazitlerin konakçılarda daha kolay enfeksiyona yol açmasına neden olabileceği belirtildi.
Kaynak: Medline Plus
Arsenik etkilenimi şeker hastalığı ve obeziteye yol açabilir
Environmental Health Perspectives Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmada günlük 150 mikroram/litre nin üzerinde arsenik alımının diabet hastalığına yol açabileceği sonucuna ulaşıldı.
Aresnik gibi bazı kimyasalların diabet ve obeziteye yol açabileceği düşünülüyor. Diabet dünya genelinde 346 milyon insanı etkiliyor ve önümüzdeki 10 yıl içinde diabete bağlı ölümlerin %50'den fazla artacağı tahmin ediliyor.
Aresnik gibi bazı kimyasalların diabet ve obeziteye yol açabileceği düşünülüyor. Diabet dünya genelinde 346 milyon insanı etkiliyor ve önümüzdeki 10 yıl içinde diabete bağlı ölümlerin %50'den fazla artacağı tahmin ediliyor.
Plastik kimyasalları şeker hastalığına yol açabilir
Scientific American Dergisi'nde yayınlanan bir araştırmada plastik yapımında kullanılan kimyasalların kadınlarda diabet hastalığına yol açabileceği sonucuna ulaşıldı.
Polivinil klorür (PVC) gibi plastik yapımında kullanılan fitalatların kadınlarda diabet hastalığı görülme riskini 2 katına çıkardığı sonucuna ulaşıldı.
Polivinil klorür (PVC) gibi plastik yapımında kullanılan fitalatların kadınlarda diabet hastalığı görülme riskini 2 katına çıkardığı sonucuna ulaşıldı.
Gonore tedavisinde tek ilaç kaldı
Gonore hastalığının rutin tedavisinde kullanılan ilaçlara direnç gelişmesi nedeniyle etkili kalan tek ilaç olan sefiksimin dikkatli kullanılması gerektiği bildirildi.
CDC tarafından yapılan açıklamada sefixim grubu ilaçların gonore tedavisinde etkili olabilmesi için dikkatli kullanılmasının ve hastaların tedavi sonrasında hastalık açısından yeniden test edilmesinin önerildiği belirtildi.
2010 yılında tedaviye dirençli gonore hastalığında artış görülmüş her 10 gonore hastalığından 1'inin tedaviye dirençli bakteriler tarafından oluşturulduğu bildirilmişti.
Kaynak: Medline plus
CDC tarafından yapılan açıklamada sefixim grubu ilaçların gonore tedavisinde etkili olabilmesi için dikkatli kullanılmasının ve hastaların tedavi sonrasında hastalık açısından yeniden test edilmesinin önerildiği belirtildi.
2010 yılında tedaviye dirençli gonore hastalığında artış görülmüş her 10 gonore hastalığından 1'inin tedaviye dirençli bakteriler tarafından oluşturulduğu bildirilmişti.
Kaynak: Medline plus
9 Ağustos 2012 Perşembe
Birinci basamak sağlık hizmetlerinin yükü aile hekimlerine
Türkiye Aile Hekimleri Uzmanları Derneği yaptığı açıklamada yaşanan olumsuzlukların aile hekimlerinin motivasyonunu düşürdüğü, ağır iş yükü altında tükenmişlik duygusunu arttırdığı ve ilaveten örnekleri hızla artan hasta şiddeti örnekleri ile aile hekimliği sistemine bağlılık duygusunu zayıflattığı belirtildi.
Açıklamada "aile hekimliği uygulamasında birinci basamak sağlık hizmetinin toplum sağlığı ayağından sorumlu Toplum Sağlığı Merkezleri, ikinci basamak sağlık kuruluşlarının evde bakım hizmet birimleri, belediye tabiplikleri, askerlik yoklamalarına görevlendirilen tabiplikler, işyeri hekimlikleri gibi diğer ilgili birimler yeterli hizmeti üretemediklerinden bu gibi eksik kalan her tür görevin idare tarafından aile hekimlerine iş olarak verilmesi yanlışının bir alışkanlığa dönüştüğünü üzüntü ile izlemekteyiz." dendi.
Açıklamada "aile hekimliği uygulamasında birinci basamak sağlık hizmetinin toplum sağlığı ayağından sorumlu Toplum Sağlığı Merkezleri, ikinci basamak sağlık kuruluşlarının evde bakım hizmet birimleri, belediye tabiplikleri, askerlik yoklamalarına görevlendirilen tabiplikler, işyeri hekimlikleri gibi diğer ilgili birimler yeterli hizmeti üretemediklerinden bu gibi eksik kalan her tür görevin idare tarafından aile hekimlerine iş olarak verilmesi yanlışının bir alışkanlığa dönüştüğünü üzüntü ile izlemekteyiz." dendi.
Hepatit size düşündüğünüzden daha yakın olabilir
Ankara Tabip Odası tarafından hazırlanan bilgi notunda hepatit hastalığından korunmak için; genel temizlik kurallarına uyulması, aşılama, bulaşlı beden sıvılarından korunma için risk altında olanların (damar içi ilaç kullanma, dövme/piercing, güvenli olmayan cinsel ilişki) uygun önlem almaları gerektiği belirtildi. Ayrıca riskli durumlarda cinsel ilişkide kondom kullanımının temel bir kural olması gerektiği belirtildi.
Hepatit B virüsü özellikle Asya ve Afrika ülkelerinde sıktır. Dünyada 2 milyar kişi (yaklaşık her 3-4 kişiden biri) hepatit B virüsünü almış olup,her yıl yaklaşık 600 000 kişi bu nedenle yaşamını yitirmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nde 14 milyon kişinin Hepatit B virüsünü aldığı kestirilmektedir.
Hepatit B virüsü özellikle Asya ve Afrika ülkelerinde sıktır. Dünyada 2 milyar kişi (yaklaşık her 3-4 kişiden biri) hepatit B virüsünü almış olup,her yıl yaklaşık 600 000 kişi bu nedenle yaşamını yitirmektedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nde 14 milyon kişinin Hepatit B virüsünü aldığı kestirilmektedir.
8 Ağustos 2012 Çarşamba
Manavgatta asbestli su boruları değiştiriliyor; DİKKAT!
Manavgat Belediyesi kentteki kanserojen madde yayan asbest içme suyu borularını yenileniyor. Belediye Başkanı Şükrü Sözen'in talimatıyla Fen İşleri Müdürlüğü'nce alt ve üst yapı yenilenmesi yapılan mahallelerde, borular değiştirilmeye başlandığı bildirildi.
Asbestin kullanımı sağlıkla ilgili riskleri nedeniyle 1990'lı yıllarda Avrupa'da yasaklandı. Bu yasak Türkiye'de de 2010 yılında yürürlüğe girdi. Bu şekilde asbestin özellikle akciğer zarı kanseri bazı ciddi akciğer hastalıklarına yol açması önlenmesine yönelik bir önlem kağıt üzerinde alınmış oldu. Ancak bu gelişme asbestin insan sağlığına olan risklerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin tam olarak alındığı anlamına gelmiyor. Çünkü asbestin esas zararlı etkisi kullanılan malzemelerden ortama yayılması sırasında gerçekleşir. Bu durum işyerlerinde yürütülen üretim faaliyetleri sırasında, yaşam alanlarında ise asbestli malzemelerin yapım onarım işlemleri sırasında ortama yayılması ile gerçekleşir.
Manavgat'ta asbestli boruların değiştirilmesi sırasında asbestin ortama yayılması suretiyle ciddi sağlık risklerinin ortaya çıkmasını öngörmek gerekir. Bu risk doğrudan su borularını değiştirme işinde çalışan işçilerin asbeste maruz kalması yoluyla veya asbestin ortama yayılması sonucunda bölge sakinlerinin asbeste maruz kalması yoluyla gerçekleşebilir. Asbest uzun süre ortamda asılı kalır. Bu nedenle maruziyet uzun süre devam edebilir.
Üretiminde asbest kullanılmış ürünlerin onarımı, değiştirilmesi ve yenilenmesi işlemleri uzmanlık gerektiren işlerdir. Bu işte çalışanların gerekli koruyucu ekipmanları kullanmaları gerekir. Ayrıca asbestin ortama bulaşmasını önlemek içinde gerekli önlemlerin alınması gerekir. Aksi takdirde göz yapalım derken kaş çıkarmış oluruz ki, bu da yapılmasından kaçınılması gereken en önemli hata olacaktır.
Deniz Akgün
Halk Sağlığı Uzmanı
Asbestin kullanımı sağlıkla ilgili riskleri nedeniyle 1990'lı yıllarda Avrupa'da yasaklandı. Bu yasak Türkiye'de de 2010 yılında yürürlüğe girdi. Bu şekilde asbestin özellikle akciğer zarı kanseri bazı ciddi akciğer hastalıklarına yol açması önlenmesine yönelik bir önlem kağıt üzerinde alınmış oldu. Ancak bu gelişme asbestin insan sağlığına olan risklerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin tam olarak alındığı anlamına gelmiyor. Çünkü asbestin esas zararlı etkisi kullanılan malzemelerden ortama yayılması sırasında gerçekleşir. Bu durum işyerlerinde yürütülen üretim faaliyetleri sırasında, yaşam alanlarında ise asbestli malzemelerin yapım onarım işlemleri sırasında ortama yayılması ile gerçekleşir.
Manavgat'ta asbestli boruların değiştirilmesi sırasında asbestin ortama yayılması suretiyle ciddi sağlık risklerinin ortaya çıkmasını öngörmek gerekir. Bu risk doğrudan su borularını değiştirme işinde çalışan işçilerin asbeste maruz kalması yoluyla veya asbestin ortama yayılması sonucunda bölge sakinlerinin asbeste maruz kalması yoluyla gerçekleşebilir. Asbest uzun süre ortamda asılı kalır. Bu nedenle maruziyet uzun süre devam edebilir.
Üretiminde asbest kullanılmış ürünlerin onarımı, değiştirilmesi ve yenilenmesi işlemleri uzmanlık gerektiren işlerdir. Bu işte çalışanların gerekli koruyucu ekipmanları kullanmaları gerekir. Ayrıca asbestin ortama bulaşmasını önlemek içinde gerekli önlemlerin alınması gerekir. Aksi takdirde göz yapalım derken kaş çıkarmış oluruz ki, bu da yapılmasından kaçınılması gereken en önemli hata olacaktır.
Deniz Akgün
Halk Sağlığı Uzmanı
6 Ağustos 2012 Pazartesi
Halk sağlığı hizmetleri yerel yönetimlere devredilebilir mi?
Son günlerde tartışılan yerel yönetim reformu ile birlikte sağlık hizmetlerinin de yerel yönetimlere devredilmesi konusu tartışılıyor. (1) Yeni dönemde kamu hastanelerinin kamu hastane birlikleri adı altında özerk işletmelere dönüştürülmesi ve aile hekimlerin de SGK ile sözleşme imzalaması hedefleniyor. Dolayısıyla yerel yönetimlere devredilmesi planlanan sağlık hizmetlerinin halk sağlığı hizmetleri olabileceği görülmekte.
Sağlık hizmetlerinde desantralizasyon özellikle sağlık harcamalarının hızla arttığı 1980’li yıllardan itibaren maliyetlerin sınırlandırılmasını önceleyen politikalarla önerilmiştir. Yerelleştirme (Desantralizasyon) Dünya Bankasının ‘yapısal uyum’ politikaları çerçevesinde gündeme gelen bir konudur. (2)
Ancak halk sağlığı hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi konusu dünya genelinde tartışmalı olan ve olumsuz sonuçlarıyla karşılaşabilinen hassas bir konudur. Halk sağlığı hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesiyle özellikle hizmetlerin organizasyonu ve mali destek konusunda aksamaların yaşanabildiği belirtilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yerel yönetimlerin gelirleri sağlık hizmetlerinde oluşan giderleri karşılayabilecek nitelikte olmayabilmektedir. (3)
Halk sağlığı hizmetlerinin yerelleştirilmesiyle ortaya çıkan organizasyon sorunları
1990'da Papua Yeni Gine'nin Western Highlands bölgesinde sağlık hizmetleri desantralize edildi. Uygulamdan 2 yıl sonra sağlık çalışanları ve bölge sağlık yöneticileriyle konuyla ilgili değerlendirme yapıldı. Sağlık çalışanlarının özellikle yerel sağlık yöneticilerinin donanımlı olmaması, fonların diğer programlara aktarılması, ulaşım sorunları, ilçeler arasında personel eşitsizlikleri ve uygun mesleki denetim eksikliği olduğunu belirttikleri görülmüştü. Daha ileri düzeyde desantralizasyonun ise mesleki destek ve sağlık personelinin gözetiminde yetersizlik, ilçe ve bölge sağlık yöneticilerinin rollerindeki belirsizlik, ilçe sağlık yetkililerinin yöneticilik konusunda eğitim eksikliği, yerel seçilmiş yetkililerin yetersiz gözetimi ve bütçe yetersizlikleri olarak belirilmiştir. (4)
Aksayan koruyucu sağlık programları
Yerelleştirme koruyucu sağlık programlarını da olumsuz etkileyebilmektedir. 1980-1997 yılları arasında halk sağlığı hizmetlerinin desantralize edilmesiyle orta gelirli ülkelerde bağışıklama hızlarında %5.2'lik bir düşüşün gerçekleştiği görülmüştür. (5) Benzer şekilde Latin Amerika'da salgın hastalıkların kontrolü önceliğini kaybettiği görülmüş ve Sıtma, Deng Ateşi, Şagas hastalılarının kontrolüne yönelik programların uzmanlık ve etkililiklerini kaybettikleri gözlenmiştir. (6)
Sonuç yerine
Ülkemizde 663 sayılı KHK ile yapılan değişikliklerle Sağlık Bakanlığı Merkez ve taşra teşkilatının 2'ye bölünerek Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Sağlık Müdürlüğü şeklinde ikili yönetim organizasyonuna gidildiği görülmektedir. KHK ile yapılan bu değişiklikler halk sağlığı hizmetlerini yerel yönetimlere devredilmesinin planlandığını düşürmektedir. Ancak dünya genelinde halk sağlığı hizmetlerinin yerelleştirmenin olumsuz sonuçlarının bulunduğu ve koruyucu sağlık hizmetlerinin olumsuz etkilenebildiğini gözden kaçırmamak gerekir. Halk sağlığı hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi ülkemizde salgın hastalıklarda artış yaşanmasına ve koruyucu sağlık programlarının tümüyle etkisizleşmesine neden olabilir.
Dr. Deniz Akgün
Halk sağlığı uzmanı
Sağlık hizmetlerinde desantralizasyon özellikle sağlık harcamalarının hızla arttığı 1980’li yıllardan itibaren maliyetlerin sınırlandırılmasını önceleyen politikalarla önerilmiştir. Yerelleştirme (Desantralizasyon) Dünya Bankasının ‘yapısal uyum’ politikaları çerçevesinde gündeme gelen bir konudur. (2)
Ancak halk sağlığı hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi konusu dünya genelinde tartışmalı olan ve olumsuz sonuçlarıyla karşılaşabilinen hassas bir konudur. Halk sağlığı hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesiyle özellikle hizmetlerin organizasyonu ve mali destek konusunda aksamaların yaşanabildiği belirtilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yerel yönetimlerin gelirleri sağlık hizmetlerinde oluşan giderleri karşılayabilecek nitelikte olmayabilmektedir. (3)
Halk sağlığı hizmetlerinin yerelleştirilmesiyle ortaya çıkan organizasyon sorunları
1990'da Papua Yeni Gine'nin Western Highlands bölgesinde sağlık hizmetleri desantralize edildi. Uygulamdan 2 yıl sonra sağlık çalışanları ve bölge sağlık yöneticileriyle konuyla ilgili değerlendirme yapıldı. Sağlık çalışanlarının özellikle yerel sağlık yöneticilerinin donanımlı olmaması, fonların diğer programlara aktarılması, ulaşım sorunları, ilçeler arasında personel eşitsizlikleri ve uygun mesleki denetim eksikliği olduğunu belirttikleri görülmüştü. Daha ileri düzeyde desantralizasyonun ise mesleki destek ve sağlık personelinin gözetiminde yetersizlik, ilçe ve bölge sağlık yöneticilerinin rollerindeki belirsizlik, ilçe sağlık yetkililerinin yöneticilik konusunda eğitim eksikliği, yerel seçilmiş yetkililerin yetersiz gözetimi ve bütçe yetersizlikleri olarak belirilmiştir. (4)
Aksayan koruyucu sağlık programları
Yerelleştirme koruyucu sağlık programlarını da olumsuz etkileyebilmektedir. 1980-1997 yılları arasında halk sağlığı hizmetlerinin desantralize edilmesiyle orta gelirli ülkelerde bağışıklama hızlarında %5.2'lik bir düşüşün gerçekleştiği görülmüştür. (5) Benzer şekilde Latin Amerika'da salgın hastalıkların kontrolü önceliğini kaybettiği görülmüş ve Sıtma, Deng Ateşi, Şagas hastalılarının kontrolüne yönelik programların uzmanlık ve etkililiklerini kaybettikleri gözlenmiştir. (6)
Sonuç yerine
Ülkemizde 663 sayılı KHK ile yapılan değişikliklerle Sağlık Bakanlığı Merkez ve taşra teşkilatının 2'ye bölünerek Halk Sağlığı Müdürlüğü ve Sağlık Müdürlüğü şeklinde ikili yönetim organizasyonuna gidildiği görülmektedir. KHK ile yapılan bu değişiklikler halk sağlığı hizmetlerini yerel yönetimlere devredilmesinin planlandığını düşürmektedir. Ancak dünya genelinde halk sağlığı hizmetlerinin yerelleştirmenin olumsuz sonuçlarının bulunduğu ve koruyucu sağlık hizmetlerinin olumsuz etkilenebildiğini gözden kaçırmamak gerekir. Halk sağlığı hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi ülkemizde salgın hastalıklarda artış yaşanmasına ve koruyucu sağlık programlarının tümüyle etkisizleşmesine neden olabilir.
Dr. Deniz Akgün
Halk sağlığı uzmanı
2 Ağustos 2012 Perşembe
Ilımlı tansiyon yüksekliği olan yaşlılar daha uzun yaşıyor
Zayıf ve narin yaşlılarda ılımlı tansiyon yüksekliği olan yaşlıların daha uzun yaşadığı gösterildi.
Çalışma ABD'de 1999-2000 ve 2011-2002 yılları arasındaki sağlık verileri aracılığıyla yürütüldü. Çalışmada yürüme zorluğu çeken yaşlılarda ılımlı tansiyon yüksekliği olanlarının %62 oranda daha geç öldüğü sonucuna ulaşıldı.
Çalışmanın yürütücülerinden Michelle Odden yaşlılarda damar sertliği nedeniyle merkezi organlara yeterli kan akışının sağlanabilmesi için ılımlı tansiyon yüksekliğinin faydalı olabileceğini bildirdi.
Çalışma ABD'de 1999-2000 ve 2011-2002 yılları arasındaki sağlık verileri aracılığıyla yürütüldü. Çalışmada yürüme zorluğu çeken yaşlılarda ılımlı tansiyon yüksekliği olanlarının %62 oranda daha geç öldüğü sonucuna ulaşıldı.
Çalışmanın yürütücülerinden Michelle Odden yaşlılarda damar sertliği nedeniyle merkezi organlara yeterli kan akışının sağlanabilmesi için ılımlı tansiyon yüksekliğinin faydalı olabileceğini bildirdi.
Depresyon ve anksiyete kalp hastalığından ölüm riskini arttırıyor
Ilımlı bile olsa depresyon ve anksiyetenin kalp-damar hastalıklarından ölüm riskini arttırdığı gösterildi. Çalışma 1994-2004 yılları arasında İngiltere'de bulunan 35 yaş üzeri 68.000 kişinin kaytıları üzerinden yürütüldü.
Kamu hastanelerini kim işletecek?
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, TBMM'de verdiği soru önergesiyle kamu-özel ortaklığıyla kurulan hastanelerin hangi firmalar tarafından hangi süreyle işletileceğini ve bu şirketlerin faaliyet alanının ne olduğunu sordu.
Bu hastaneleri işleten firmaların sorumluluklarının sınırının ne olacağını soran Nazlıaka, ayrıca bu hastanelerin kim tarafından ve nasıl denetleneceğini de sordu.
Bu hastaneleri işleten firmaların sorumluluklarının sınırının ne olacağını soran Nazlıaka, ayrıca bu hastanelerin kim tarafından ve nasıl denetleneceğini de sordu.
TTB'den basın açıklaması: Öğretim Üyelerini Cezalandırarak Ülkeyi Özgürleştiremezsiniz
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek'e öğrencileriyle hekimlik değer ve ilkeleri konusunda yürüttüğü tartışma gerekçe gösterilerek, üniversite yönetimi tarafından cezalandırılması protesto edildi.
Türk Tabipleri Birliği, Antalya Tabip Odası ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, akademik özgürlük ve düşünce özgürlüğüne yönelik olarak verilmiş olan bu cezaya karşı, İlker Belek’in açtığı dava dolayısıyla Antalya Adliyesi İdare Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı.
Türk Tabipleri Birliği, Antalya Tabip Odası ve Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, akademik özgürlük ve düşünce özgürlüğüne yönelik olarak verilmiş olan bu cezaya karşı, İlker Belek’in açtığı dava dolayısıyla Antalya Adliyesi İdare Mahkemesi önünde basın açıklaması yaptı.
1 Ağustos 2012 Çarşamba
Horlayan hasta 184’e şikayet edildi
İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahisi Servisi’nde bir hasta diğer hastayı horluyor diye 184’e şikayet etti. MEDYA SAĞLIK HABER MERKEZİ'nin haberine göre bunun üzerine Sağlık Bakanlığı şikayet hattındaki görevli yetkililer hastanenin gece nöbetçi şefini aradı. Nöbetçi şef de horlayan hastayı görmeye geldi.
Aile hekimliği arap saçı
Aile hekimleri ve aile sağlığı elemanları 1. basamak sağlık hizmeti vermeleri gereken sağlık personeli. Ancak Sağlık Bakanlığı bu personele hastanelerde nöbet uygulamasını öngören bir düzenleme yaptı. Kişilere koruyucu sağlık hizmeti vermesi gereken aile hekimleri bazı günlerde nöbette veya nöbet iznini kullandıklarından görev yerlerinde bulunamayabilirler.
Aile hekimleri ise kendilerine angarya olarak verilen bazı görevleri yerine getirmemeye karar verrdiklerini belirtiyorlar.
(İstanbul'da aile hekimleri defin nöbetine gitmeme kararı aldı başlıklı haber)
Sağlık Bakanlığı'nın bir yetkilisi ise aile hekimlerine nöbet yazan kaymakam ve başhekimlerin aile hekimlerinin amiri olmadığını belirtiyor.
(Sağlık Bakanlığı yetkilisi: Kaymakam çok yanlış yapmış başlıklı haber)
Sağlık hizmetlerin kimin kimin amiri olduğu, kimin hangi görevleri yapması gerektiği, kimin nöbet tutup, kimin aşı, bebek izlemi, yaşlı sağlığı vb. koruyucu sağlık hizmetlerini, nasıl vereceği konusu tartışılıyor. Aile hekmiliğinin hizmet özellikleriyle söz konusu kafa karıştırıcı gelişmeler kafalara "Aile hekmiliği uygulamasından vaz mı geçiliyor?" sorusunu getiriyor.
(Aile hekimliği uygulaması’ndan vaz mı geçiliyor? başlıklı haber)
Kamu sağlık hizmetlerinin yönetilmesinde bu tür bir karşıklıkların yaşanması vatandaşı da olumsuz etkilecek gibi görünüyor. Anlaşılan aile hekimliği uygulaması arap saçına dönmek üzere.
Deniz Akgün
Aile hekimleri ise kendilerine angarya olarak verilen bazı görevleri yerine getirmemeye karar verrdiklerini belirtiyorlar.
(İstanbul'da aile hekimleri defin nöbetine gitmeme kararı aldı başlıklı haber)
Sağlık Bakanlığı'nın bir yetkilisi ise aile hekimlerine nöbet yazan kaymakam ve başhekimlerin aile hekimlerinin amiri olmadığını belirtiyor.
(Sağlık Bakanlığı yetkilisi: Kaymakam çok yanlış yapmış başlıklı haber)
Sağlık hizmetlerin kimin kimin amiri olduğu, kimin hangi görevleri yapması gerektiği, kimin nöbet tutup, kimin aşı, bebek izlemi, yaşlı sağlığı vb. koruyucu sağlık hizmetlerini, nasıl vereceği konusu tartışılıyor. Aile hekmiliğinin hizmet özellikleriyle söz konusu kafa karıştırıcı gelişmeler kafalara "Aile hekmiliği uygulamasından vaz mı geçiliyor?" sorusunu getiriyor.
(Aile hekimliği uygulaması’ndan vaz mı geçiliyor? başlıklı haber)
Kamu sağlık hizmetlerinin yönetilmesinde bu tür bir karşıklıkların yaşanması vatandaşı da olumsuz etkilecek gibi görünüyor. Anlaşılan aile hekimliği uygulaması arap saçına dönmek üzere.
Deniz Akgün
Sağlık Bakanlığı yetkilisi: Kaymakam çok yanlış yapmış
Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Sayın Mustafa Aksoy'un Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu temsilcileriyle yaptığı görüşmede "..başhekimler, sizin amiriniz değil size nöbet yazamazlar, kaymakam da aynı, onlar da size nöbet yazamaz, çok yanlış uygulama olmuş'' dediği belirtildi. AHEF Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu, dernek başkanlarını 27-29 Temmuz tarihlerinde Ankara'ya toplantıya çağırdı. Üç gün süren toplantıda aile hekimlerinin sorunları masaya yatırıldı.
İstanbul'da aile hekimleri defin nöbetine gitmeme kararı aldı
İstanbul Aile Hekimleri Derneği defin nöbetine gitmeme kararı aldıklarını açıkladı.
Görevin belediye hekimlerinin olduğunu belirten İSTAHED yönetim kurulu, yaptığı açıklamada dayatılan mevcut durumu devam ettirdiğimiz sürece belediyeler kendi bünyelerinde hekim çalıştırmak için çaba sarf etmeyeceklerini belirtti. İSTAHED olarak defin nöbetlerine gidilmemesi kararı aldıklarını belirten aile hekimleri, gelen nöbet listesini tebellüğ etmeyip, cevaben " Mevzuatımızda tanımlanan şekli ile görev koşulları söz konusu olmadığından görevi kabul etmiyorum " yazma kararı verdiklerini açıkladı.
Görevin belediye hekimlerinin olduğunu belirten İSTAHED yönetim kurulu, yaptığı açıklamada dayatılan mevcut durumu devam ettirdiğimiz sürece belediyeler kendi bünyelerinde hekim çalıştırmak için çaba sarf etmeyeceklerini belirtti. İSTAHED olarak defin nöbetlerine gidilmemesi kararı aldıklarını belirten aile hekimleri, gelen nöbet listesini tebellüğ etmeyip, cevaben " Mevzuatımızda tanımlanan şekli ile görev koşulları söz konusu olmadığından görevi kabul etmiyorum " yazma kararı verdiklerini açıkladı.
Sezaryen ameliyatına yeni düzenleme
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'na yapılan değişiklikle sezaryen ameliyatının tıbbi zorunluluk durumunda yapılabileceği hüküm altına alındı.
12.07.2012 tarihli SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE
GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE
BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN'un 1. maddesinde "Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması hâlinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir" hükmüne yer verildi.
12.07.2012 tarihli SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE
GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE
BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN'un 1. maddesinde "Gebe veya rahmindeki bebek için tıbbi zorunluluk bulunması hâlinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilir" hükmüne yer verildi.
Çözüm evlerimizdeki musluktan hijyenik su akmasında
Prof. Dr. Recep AKDUR yaptığı açıklamada halk sağlığı açısından kullanma suyunun da içme suyu niteliğinde olması gerektiğini belirtti.
Meyvelerimizi, bulaşıklarımızı yıkadığımız, dişimizi fırçaladığımız suyun içme suyundan farklı olmasının düşünülemeyeceğini belirten Akdur, "Banyo yapılan suyun gözümüze ve ağzımıza kaçmaması veya cildimizdeki bir yara ile temas etmemesi olası mıdır? Bu nedenle tüm amaçlarla kullanılan suların en az içme suyu kadar temiz olması bir zorunluluktur." şeklinde konuştu.
Meyvelerimizi, bulaşıklarımızı yıkadığımız, dişimizi fırçaladığımız suyun içme suyundan farklı olmasının düşünülemeyeceğini belirten Akdur, "Banyo yapılan suyun gözümüze ve ağzımıza kaçmaması veya cildimizdeki bir yara ile temas etmemesi olası mıdır? Bu nedenle tüm amaçlarla kullanılan suların en az içme suyu kadar temiz olması bir zorunluluktur." şeklinde konuştu.
Aile hekimliği uygulaması’ndan vaz mı geçiliyor?
Aile Hekimleri Federasyonu yaptığı açıklamada 12/07/2012 gün ve 28351 sayılı resmi gazetede yayınlanan yeni kanunla, aile sağlığı merkezlerinde ve köylerde verilen hizmetlerin aksayacağını söyledi.
Aile hekimlerine hastane acillerinde, 112 acillerde, dispanserlerde, ağız ve diş sağlığı merkezlerinde
görevlendirilmesinin önünü açan söz konusu düzenlemenin aile hekimliği uygulamasına indirilen en ağır darbe olduğu belirtildi. Açıklamada başka kurum ve kuruluşlarının yapmış oldukları yönetimsel ve organizasyon hataların sonucu ortaya çıkan bu tablonun düzeltilmesi, aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının görevi olmadığı belirtildi.
Açıklama için lütfen tıklayınız.
Aile hekimlerine hastane acillerinde, 112 acillerde, dispanserlerde, ağız ve diş sağlığı merkezlerinde
görevlendirilmesinin önünü açan söz konusu düzenlemenin aile hekimliği uygulamasına indirilen en ağır darbe olduğu belirtildi. Açıklamada başka kurum ve kuruluşlarının yapmış oldukları yönetimsel ve organizasyon hataların sonucu ortaya çıkan bu tablonun düzeltilmesi, aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının görevi olmadığı belirtildi.
Açıklama için lütfen tıklayınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Anahtar sözcükler
koronavirüs
(34)
çevre kirliliği
(30)
Kovid-19
(29)
hava kirliliği
(22)
kanser
(22)
pandemi
(21)
iş sağlığı
(16)
beslenme
(12)
bulaşıcı hastalıklar
(11)
salgın
(11)
kalp hastalıkları
(10)
pestisid
(10)
çevrecilik
(10)
egzersiz
(9)
içme suyu
(9)
işe bağlı sağlık sorunu
(8)
bağımlılık
(7)
iş kazası
(7)
kalp krizi
(7)
koronavirus
(7)
obezite
(7)
çocuk sağlığı
(7)
aile planlaması
(6)
aşı
(6)
birinci basamak sağlık
(6)
diyabet
(6)
işçi sağlığı
(6)
yoksulluk
(6)
cinsel yolla bulaşan hastalık
(5)
gıda güvenliği
(5)
işsizlik
(5)
kısırlık
(5)
stres
(5)
ölüm
(5)
akciğer kanseri
(4)
astım
(4)
ekonomik durgunluk
(4)
grip
(4)
iş güvenliği
(4)
otizm
(4)
rahim kanseri
(4)
sağlık finansmanı
(4)
zihinsel işlev
(4)
Bisfenol A
(3)
Kuş gribi
(3)
allerji
(3)
antibiyotik
(3)
antidepresan
(3)
asbest
(3)
besin zehirlenmesi
(3)
depresyon
(3)
doğurganlık
(3)
erken ölüm
(3)
gebelik
(3)
iklim değişikliği
(3)
iş gerilimi
(3)
kollesterol
(3)
korunma
(3)
kızamık
(3)
meme kanseri
(3)
sağlık
(3)
tedavi
(3)
verem
(3)
vitamin
(3)
yaşam süresi
(3)
ABD
(2)
HPV
(2)
KOAH
(2)
MERS
(2)
Suriye
(2)
akciğer hastalıkları
(2)
arsenik
(2)
ağrı kesici
(2)
cinsel ilişki
(2)
cinsellik
(2)
endokrin bozucular
(2)
eşitsizlik
(2)
finansal kriz
(2)
genç
(2)
gonore
(2)
hastalık
(2)
ilaç direnci
(2)
inme
(2)
kent
(2)
kent sağlığı
(2)
kondom
(2)
koruyucu sağlık
(2)
kronik hastalıklar
(2)
madde bağımlılığı
(2)
migren
(2)
nükleer santral
(2)
okul
(2)
prostat kanseri
(2)
romatizma
(2)
sıtma
(2)
tarama
(2)
zoonoz
(2)
çocuk felci
(2)
üreme sağlığı
(2)
şeker hastalığı
(2)
GDO
(1)
H7N7
(1)
H7N9
(1)
SARS
(1)
akrilamid
(1)
alkol
(1)
ambalajlı su
(1)
aşı karşıtlığı
(1)
baharat
(1)
bel soğukluğu
(1)
benzen
(1)
beyaz et
(1)
biber gazı
(1)
boğmaca salgını
(1)
cezaevi
(1)
damar sertliği
(1)
difteri
(1)
doğum defekti
(1)
doğum riski
(1)
düşük doğum ağırlığı
(1)
egzema
(1)
endometriosiz
(1)
endometrium
(1)
enfeksiyon
(1)
erken doğum
(1)
erken püberte
(1)
eroin
(1)
evde doğum
(1)
gastroşisiz
(1)
gelir düzeyi
(1)
genetik hastalıklar
(1)
hafıza
(1)
halı
(1)
hastane
(1)
hipotiroidizm
(1)
ilaç
(1)
ishal
(1)
istismar
(1)
iç ortam kirliliği
(1)
kabakulak
(1)
kadın sağlığı
(1)
kadın ölümlülüğü
(1)
kahvaltı
(1)
kahve
(1)
kan kanseri
(1)
kellik
(1)
kentsel dönüşüm
(1)
klamidya
(1)
kortikosteroid
(1)
kuduz
(1)
kuru göz
(1)
kuru temizlemeci
(1)
lenfoma
(1)
maden
(1)
meme gelişimi
(1)
mezotelyoma
(1)
modern yaşam
(1)
nanoteknoloji
(1)
neoliberalizm
(1)
nörolojik hastalıklar
(1)
parkinson
(1)
perflorin
(1)
psikososyal stres
(1)
psoriasiz
(1)
ruhsal sorun
(1)
salmonella
(1)
sağlık çalışanları
(1)
sigara
(1)
silikosiz
(1)
tek sağlık
(1)
vaka tanımı
(1)
yaşlı
(1)
yaşlı sağlığı
(1)
özelleştirme
(1)