Birinci basamakta görev yapan sağlık personelinin iş yükünün artmış olduğu görüşü sadece kişisel gözlemlere dayalı bir görüş değil. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan sağlık istatistikleri de bu görüşü doğruluyor. Aşağıdaki tablolarda 2005 ve 2012 yıllarında birinci basamak sağlık hizmeti veren kurumlarda çalışan sağlık personeli sayıları görülüyor. Bu verilere göre 2005-2012 yılları arasında nüfusa göre, toplam 1.basamak sağlık çalışanı sayısında ciddi oranda kayıp yaşanmış bulunuyor.
Ebe-hemşire-sağlık personeli sayısındaki azalmanın ise toplam personel sayısındaki azalmadan daha fazla gerçekleştiğini gözlemlemekteyiz. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 2006 yılı çalışma yıllığına göre 2005 yılında sağlık ocaklarında çalışan ebe-hemşire-sağlık memuru sayısı toplamı 41.230 idi. (Tablo 1) 2012 yılına gelindiğinde ise bu sayı 19.919'a geriledi. (Tablo 2) Bu verilere göre eskiden sağlık ocaklarında çalışan ebe-hemşire-sağlık memuru sayısı, birinci basamak sağlık hizmeti veren sağlık kuruluşları ASM olarak yeniden yapılandırıldıktan sonra %52 oranında azaldı.
Tablo 1. Sağlık Ocağı Personelinin Ünvanlarına Göre Dağılımı,
Türkiye, 2005. (Sağlık Bakanlığı, TSHGM)
*: Sağlık memuru
**: Çevre sağlık teknisyen
Tablo 2: Sağlık personelinin hizmet birimlerine göre dağılımı, 2012.
(Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistik Yıllığı)
Bu bulgular göstermektedir ki son yıllarda birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan personel sayısı, verimliliği arttırmak amacıyla azaltılmıştır. Birinci basamak sağlık kurumlarında aynı sayıda personelle daha niceliksel iş yapılması hedeflenmiş ve bir anlamda bu sonuca ulaşılmış bulunmaktadır. Bu gelişmenin sonucunda ise geçmişte ebe-hemşire-sağlık memuru tarafından yürütülen işlemlerin, tek bir aile sağlığı elemanı ve bir ölçüde de aile hekiminin kendisi tarafından yürütülmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Oysa dünyada temel sağlık hizmetleri alanında başarılı reformların yapıldığı ülkelerde bu alanda istihdam edilen personel sayısının azalması bir yana arttığı bildirilmektedir. Örneğin Ruanda'da 2005-2008 yılları arasında kamu sağlık kuruluşlarında istihdam edilen sağlık personelinin 2 katına çıktığı belirtilmektedir. (3)
BİRİNCİ BASAMAKTA ÇALIŞAN TOPLAM PERSONEL SAYISI %30,
EBE-HEMŞİRE SAYISI %52 ORANINDA AZALDI
Ebe-hemşire-sağlık personeli sayısındaki azalmanın ise toplam personel sayısındaki azalmadan daha fazla gerçekleştiğini gözlemlemekteyiz. Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 2006 yılı çalışma yıllığına göre 2005 yılında sağlık ocaklarında çalışan ebe-hemşire-sağlık memuru sayısı toplamı 41.230 idi. (Tablo 1) 2012 yılına gelindiğinde ise bu sayı 19.919'a geriledi. (Tablo 2) Bu verilere göre eskiden sağlık ocaklarında çalışan ebe-hemşire-sağlık memuru sayısı, birinci basamak sağlık hizmeti veren sağlık kuruluşları ASM olarak yeniden yapılandırıldıktan sonra %52 oranında azaldı.
Tablo 1. Sağlık Ocağı Personelinin Ünvanlarına Göre Dağılımı,
Türkiye, 2005. (Sağlık Bakanlığı, TSHGM)
|
*: Sağlık memuru
**: Çevre sağlık teknisyen
Tablo 2: Sağlık personelinin hizmet birimlerine göre dağılımı, 2012.
(Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistik Yıllığı)
Bu bulgular göstermektedir ki son yıllarda birinci basamak sağlık kurumlarında çalışan personel sayısı, verimliliği arttırmak amacıyla azaltılmıştır. Birinci basamak sağlık kurumlarında aynı sayıda personelle daha niceliksel iş yapılması hedeflenmiş ve bir anlamda bu sonuca ulaşılmış bulunmaktadır. Bu gelişmenin sonucunda ise geçmişte ebe-hemşire-sağlık memuru tarafından yürütülen işlemlerin, tek bir aile sağlığı elemanı ve bir ölçüde de aile hekiminin kendisi tarafından yürütülmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Oysa dünyada temel sağlık hizmetleri alanında başarılı reformların yapıldığı ülkelerde bu alanda istihdam edilen personel sayısının azalması bir yana arttığı bildirilmektedir. Örneğin Ruanda'da 2005-2008 yılları arasında kamu sağlık kuruluşlarında istihdam edilen sağlık personelinin 2 katına çıktığı belirtilmektedir. (3)
TEMEL SAĞLIK HİZMETLERİNDE VERİMLİLİK DEĞİL,
TOPLUMUN İHTİYAÇLARI ESASTIR
Bu olgular bize, ülkemizde yapılan sağlık reformunun temel sağlık hizmetleri (TSH) anlayışı doğrultusunda planlanmadığını düşündürüyor. Çünkü temel sağlık hizmetleri yaklaşımına göre esas olan verimliliğin sağlanması değil, toplumun gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Toplumun temel sağlık hizmetlerine gereksinimi azalmadığına göre, 2005-2012 yılları arasında sağlık personeli dağılımının 1. basamak sağlık hizmetleri aleyhine değişmiş olması, kaynak tahsisinde yanlış tercihlerin yapıldığını gösteriyor.
Sağlık hizmetinin sunumu, otomobil üretimi gibi faaliyetlerden farklı bir alana ilişkindir. Otomobil üretiminin verimli olup, olmadığından söz etmek olanaklı ve hatta gerekli olabilir. Ancak bu yaklaşım sağlık hizmetlerinin niteliğinin değerlendirilmesi açısından uygunsuzdur. Verimlilik kavramı yapılacak işin önceden belirli olduğu hizmetler için geçerli olabilir. Ancak temel sağlık hizmetleri (TSH) alanı, yapılacak işin genel özellikleri önceden tanımlanabilir olmakla birlikte, iş yükünün büyüklüğünün tam olarak belirlenemeyeceği hizmet özelliğindedir.
TSH yaklaşımına göre kişilerin hasta olmalarının önlenmesi ve sağlığın geliştirilmesi amaçlanmalıdır. Bu hizmetin kapsamı var olan önemli sağlık sorunlarına (sık görülen, sık ölüme yol açan, sık sakat bırakan) toplumun gereksinimlerine ve belirlenen önceliklere göre değişkenlik gösterir. Bu işi yapmak için görevlendirilen personelin sayısını azaltarak, aynı işi daha verimli bir şekilde gördürelim yaklaşımı, temel sağlık hizmetleri işinin doğasıyla uyumlu değildir.
Uz. Dr. Deniz AKGÜN
Halk Sağlığı Uzmanı
Kaynaklar
1) Sağlık Bakanlığı, TSHGM, 2005.
2) Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistikleri Yıllığı, 2012.
3) http://www.ghwatch.org/sites/www.ghwatch.org/files/B1_0.pdf