15 Aralık 2011 Perşembe

Ekonomik kriz tıbbi ürünlerin temininde sorunlara yol açabilir mi?

Doğu Asya'da 1997-1998 yıllarında yaşanan ekonomik kriz sonrasında hastalık bildirimlerinde artış yaşanmasına karşın modern sağlık hizmetlerinin kullanımının %25 oranında azaldığı bildirildi.

Yapılan çalışmada Endonezya'da ekonomik krizin sağlık üzerine önemli etkilerinin olduğu sonucuna ulaşıldı. Tıbbi ürünlerin %60-80'inin ithalatla sağlandığı Endonezya'da kriz döneminde ekonomik etkilerin bir sonucu olarak 6 aylık dönemde (Ekim, 1997-Mart,1998) antibiyotiklerin fiyatının 2 katına çıktığı görüldü.

Kaynak:
http://heapol.oxfordjournals.org/content/18/2/172.full.pdf+html

Ekonomik kriz hastalık sıklıklarını nasıl etkileyebilir?

Kore'de 1995-1998 yıllarında ekonomik krizin sağlık üzerine etkisini değerlendirme amacıyla yürütülen bir çalışmada kriz dönemlerinde hastalıklarda artış görüldüğü sonucuna ulaşıldı. Buna göre kriz döneminde kronik hastalıklara bağlı hastalanmanın %27.1, akut hastalıkların da %9.5 oranında arttığı sonucuna ulaşıldı. Aynı dönemde ayaktan sağlık hizmetlerinden faydalanmanın %15.1, yataklı sağlık hizmetlerinden faydalanmanın ise %5.2 oranında azaldığı görüldü (1).

Ayrıca besin fiyatlarındaki yükselmenin beslenme sorunlarına yol açarak bulaşıcı hastalıkların sıklıklarında artışa neden olabileceği belirtilmektedir. Beslenme sorunları bulaşcı hastalıkların daha ağır geçmesine neden olabilir ve aşların etkinliğinin azalmasına neden olabilir. Ekonomik kriz dönemlerinde artan stresse bağlı olarak mental sorunlarda artış görülebilir. Endonezya'da 1998-1999 yıllarında bazı toplum kesimlerinde ekonomik kriz nedeniyle çocukların beslenme durumu oldukça kötüleşmişti (2).

Kaynak:
1) http://www.who.int/bulletin/volumes/81/8/Kim0803.pdf
2) HEALTH POLICY AND PLANNING; 18(2): 172–181 doi: 10.1093/heapol/czg022 The impact of the 1997–98 East Asian economic crisis on health and health care in Indonesia.

Ekonomik kriz bebek ölümlerini arttırabilir mi?


Peru'da 1988-1992 yıllarında derin ekonomik kriz sonrasında yapılan bir çalışmada bebek ölümlerinin arttığı belirtildi. Buna göre Peru'da ekonomik krize bağlı yokluk dönemi olan 1989 sonu ve 1990 yılında doğan bebeklerde ölüm hızının %2.5 oranında arttığı sonucuna ulaşıldı. Ayrıca bu dönemde ekonomik krizin çocukların beslenme durumunu da olumsuz etkilediği ve 1992 yılında krizden etkilenen 6 yaş altı çocukların 1996-2000 yılındaki yaşıtlarına göre daha kısa boylu oldukları görüldü (1).

Endonezya'da 1997-1998 yıllarında ciddi hastalık sıklığında kırsal bölgelerde %14.4, kentsel bölgelerde ise %21.4 oranında artış görüldüğü bildirildi (2).

Kaynak:
1) http://www-wds.worldbank.org/servlet/WDSContentServer/WDSP/IB/2004/05/03/000009486_20040503173029/Rendered/PDF/wps3260child.pdf
2) The impact of the 1997–98 East Asian economic crisis on health and health care in Indonesia. HEALTH POLICY AND PLANNING; 18(2): 172–181

Ekonomik kriz sağlığı nasıl etkileyebilir?

Ekonomik kriz sağlığı 4 şekilde etkileyebileceği belirtilmektedir.

1) Ailelerin gelirlerinin azalması
Ekonomik kriz sırasında ailelerin gelirlerinin azalması özellikle yaşlılarda ve dar gelirlilerde beslenme sorunlarına neden olabilmektedir. Ayrıca cepten harcamaların azalması da bu yolla karşılanan sağlık hizmetlerine ulaşımın etkilenmesine neden olabilir. Ekonomik kriz dönemlerinde tıbbi ürünlerin fiyatlarında yaşanan önemli artışlar durumunda bu etki daha büyük olmaktadır.

2) Sağlığa ayrılan kamu kaynaklarının azalması
Ekonomik kriz dönemlerinde sağlığa ayrılan kamu kaynaklaında azalma sonrasında toplum sağlığı üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkabilmektedir. Kriz dönemlerinde istihdmın azalması sonucunda daha önce sosyal güvence kapsamında çalışan kişilerin güvence dışına çıkması söz konusu olabilmektedir. Ayrıca günümüzde sağlık harcamaları ülkelerin kamu harcamalarının önemli bir bileşeninin oluşturmaktadır. Kriz dönemlerinde sosyal güvence kapsamı dışında kalan kişilerin sağlık giderlerinin de kamu kaynaklarından karşılanmaya başlanması kamu sağlık bütçe açıklarının artmasına neden olabilmektedir.

3) Aile üylerinin çalışmaya yönelmesi
Ekonomik kriz dönemlerinde ailelerin gelirlerini arttırmak amacıyla çalışan bireylerin sayısında da artış gözlenebilmektedir.   Bu dönemde çocuklar, yaşlılar ve kadınlar işgücü olarak ortaya çıkabilmekte ve informal sektördeki çalışma koşullar nedeniyle bu kişilerin sağlıkları olumsuz etkilenebilmektedir. Bu dönemde  çalışma ve işsiz kalma riskine bağlı stersin artmasının da işle ilişkili sağlık sorunlarında artışa neden olabildiği belirtilmektedir.

4) Aile üyelerine destek mekanizmalarının azalması
Ekonomik kriz dönemlerinde daha önce ev dışında çalışmayan aile üyelerinin işgücü piyasasına girmek zorunda kalması evde aile içi bakımve destek hizmetlerinin de olumsuz ekilenmesine neden olabilmektedir. Bu durumda özellikle kamusal hizmetlerin yeterli düzeyde olmaması nedeniyle yaşlıların ve çocukların bakım sorunları ortaya çıkabilmekte ve buna bağlı sağlık sorunlarında artış yaşanabilmektedir.

Kaynak:
http://www.nber.org/papers/w7746.pdf?new_window=1

Meksika'da ekonomik krizin sağlığa etkisi

1980'li ve 1990'lı yıllarda yaşanan geniş kapsamlı 4 ekonomik kriz sırasında ölümlüğün arttığı sonucuna ulaşıldı. 1995-1996'lı yılların sonlarında kriz öncesine göre toplumdaki ölüm hızının %5-7 oranında arttığı bildirildi. Ölümlülüğün atmasının ise toplumda gelirin düşmesi ve sağlık sistemindeki tıkanıklıklardan kaynaklandığı sonucuna ulaşıldı.

Meksika'da 1976, 1982, 1987 ve 1994 yıllarında geniş kapsamlı ekonomik krizler yaşanmıştı. Birçok Latin Amerika ülkesinde 1980 ve 1990'lı yıllarda finansal krizler yaşanmıştı. Bu ülkelerde yaşanan ekonomik krizler, gençler, yaşlılar ve yoksullar gibi duyarlı grupların çok olması nedeniyle sağlık alanında önemli etkilere sahip oldular.

9 Aralık 2011 Cuma

Andrew Nikiforuk'a göre salgın hastalıkların sosyal nedenleri

Andrew Nikiforuk'a göre mikroplar harekete geçtiğinde bunun nedeni çoğunlukla uygarlıklardaki büyük çalkantılara gösterdikleri tepki olmuştur. Bunun ilk örneğini neolitik devrimle birlikte tarımsal faaliyetin yaygınlaşması oluşturdu. Toprağı süren ve hayvanları evcilleşiren insanlar daha önce karşlaşmadıkları bireniçok yeni mikropla karşılaştılar. Tarım her türlü virüsü, bakteriyi ve mantarı insanların bahçelerinde bir araya getirerek ortak bir hastalık pazarı oluşturdu. Toprağın sürekli olarak sürülmeye başlanması ve ormanların yok edilmesi sonucunda fareler, sıçanar, keneler, pireler ve sivrisinekler insanlarla daha yakın bir yaşam oluşturmaya başladılar. Uygarlık sürecinin bu özelliğinin bir sonucu olarak kendilerine özgü çözümlerin üretilmesini gerektiren veba, tifüs, sıtma gibi toplumsal sağlık sorunları da yaygınlaşmaya başladı. Nikiforuk'a göre uygarlık serüveni, gerçekte, insan ekonomisi ile sağlığındaki değişikliklerin, anormal koşulları ve birçok hastalığı nasıl yarattığının hikayesidir.

Buna göre Ortaçağ toplumu, kalabalık Avrupa ailesini sefalet ve kıtlıkla tanıştırarak veba felaketinin hazırlanmasını sağlamıştır. 14. Yüzyıl'da Avrupalıları bir deri bir kemiğe döndüren kıtlıklar yine Ortaçağ'ın kapanmasına kadar süren veba salgınlarının nedeni olmuştur. Aztek ve İnka uygarlıklarının ortadan kalkmasının nedenlerinden biri olarak gösterilen çiçek salgını Yenidünya'nın Eskidünya kaşifleri tarafından keşfedilmesinin bir sonucu olmuştur. 16. Yüzyıl'dan sonra Avrupa'yı etkilemeye başlayan frengi felaketinin ortaya çıkmasında evliliğin geç yaşlara ertelnmesini gerektiren sosyal sorunların önemli bir etkisi olmuştur. 18. ve 19. yüzyılarda toplumu etkileyen beyaz veba tüberküloz ise bir yoruma göre kapitalist toplumun insafsız emek sömürüsü nedeniyle ödemek zorunda kalınan ilk kefaret olmuştur.      

8 Aralık 2011 Perşembe

2007 krizinin Batı ülkelerinde sağlık üzerine etkisi

2007 krizinden sonra yapılan bir araştırmada ABD'lilerin %26.5'i, Kanadalıların %6.5'i, İngilizlerin %10.3'ü, Fransızların %12'si rutin sağlık hizmetlerini kullanımının azaldığını belirtmiştir. Kriz sonrası sağlık hizmeti kullanımın en fazla olduğu ülkenin ABD olması ise bu ülkede hizmetler sırasında yapılan cepten ödemelerin yüksek düzeyde olmasına bağlanmaktadır.

Kriz sonrasında aileleri bir azn servetlerinde de azalmalar meydana geldi. ABD'lilerin %55'i kriz sonrası mal varlığında bir azalma olduğunu belirtirken, %20'si ise mal varlığındaki azalmanın %30 ya da üzerinde olduğunu belirtti. İngiltere, Kanada, Fransa ve Almanya'da mal varlığında azalma olduğunu bildirenlerin oranı %45 ile %34 arasında değişmekteydi.

Kriz sırasında işsizlik oranlarında da belirgin bir artış gerçekleşti. Kriz sırasında işsiz olduğunu ve iş aradığını belirten kişilerin oranı Almanya'da %14.4, ABD'de %13.8, Fransa'da %10.1, İngiltere'de ise %6.6 olarak gerçekleşti.

Kaynak:

The Economic Crisis and Medical Care Usage http://www.hbs.edu/research/pdf/10-079.pdf

Asya'da finansal krizin sağlık üzerine etkileri

Uzak Asya'da 1990'lı yılların sonlarında yaşanan ekonomik kriz sonrasında hanehalkı gelirlerinde azalma ile besin ve besin desteklerinin fiyatlarındaki artma beslenme sorunlarının ana nedenleri arasında yer aldı. Besin fiyatları Endonezya ve Tayland'da önemli ölçüde arttı. Filipinler'de en keskin yükselme 1998 ve 1999 yıllarında yaşandı. Lao'da 1996-1999 yılları arasında besin fiyatları 5 ila 10 kat artı.

Bu artışlar sonrasında özellikleri çocukları etkileyen mikro-besin öğelerinin alımında azalma, kalori alımının azalması ve anne sütü ile beslenen bebeklerin azalması söz konusu oldu. Bebeklerin anne sütü ile beslenmesindeki azalmanın olası nedenlerini ise annelerin diyetlerinin daha az besleyici özellikte olması ya da daha fazla çalışmak zorunda kalmaları oluşturdu.

Bu dönemde Tayland'da gebelerde kansızlığı daha sık görülmeye başlandığı bildirildi. Endonezya'da çocuklarda ve üreme çağındaki kadınlarda özellikle A vitamini olmak üzere mikrobesin öğeleri eksikliklerinin ve yoksul kadınlarda da aşırı zayıflığın daha sık görülmesi söz konusu oldu.

Ekonomik kriz döneminde toplum sağlığına yönelik programların da olumsuz etkilenmesi söz konusu oldu. Filipinler'de cinsel yolla bulaşan hastalıklar / HIV-AIDS, ilaç tedarik edilmesi ve ana-çocuk sağlığı programları gibi toplum sağlığı programlarının bütçe aktarımlarında kesintiler ya da gecikmelerin yaşanması söz konusu oldu. Tayland'da 1997-1998 yıllarında üreme sağlığı programlarında önemli kesintiler yapıldı, 1998 yılında HIV/AIDS programının bütçesi %24.7 oranında azaldı. Endonezya'da 1999 yılında HIV/AIDS bütçesi %50 oranında azaltıldı. Vietnam'da 1998 yılında yerel hükümetlerin kişi başına sağlık bütçelerinde %10 düşme meydana geldi. Lao'da 1998 yılında aşılama oranlarında hafif bir düşüş meydana geldi. Benzer şekilde 1997 yılının sonuna kadar ilaçların maliyetlerinin %40 oranında arttığı görüldü.  
 
Kaynak:
Impact of the Asian Financial Crisis on Health. http://www.ausaid.gov.au/publications/pdf/health_exec_sum.pdf

7 Aralık 2011 Çarşamba

İşsizlik ortalama yaşam süresini kısaltıyor

Macaristan'da yürütülen bir araştırmada işsizliğin beklenen yaşam süresini kısalttığı sonucuna ulaşıldı. Buna göre 1990'lı yılların başlarında Macaristan'da iş piyasasında istihdam oranlarının düştüğü ve işsizliğin hızlı bir şekilde arttığı dönemde ölüm hızının da en yüksek düzeyine ulaştığı görüldü. İşsizlik oranının %12.1 ile en yüksek düzeye ulaştığı 1993 yılında ölüm hızının %14.6 ile en yüksek düzeye çıktığı görüldü ve beklenen yaşam süresi 69.2 ile en düşük düzeye geriledi.

1990'lı yıllardan sonra kapitalizmin gelişmesi ile birlikte ülke içindeki eşitsizliklerin de arttığı ve ekonomik sorunların özellikle ülkenin doğusunda ve kırsal bölgelerde daha yoğun olarak ortaya çıktığı görüldü.

Kaynak:
http://www.hindawi.com/journals/ijpr/2011/130318/

Global finansal krizin yaşlıların psikolojik sağlığı üzerine etkisi

Çalışmada yaş ortalaması 66.6 olan 1973 Avusturyalı yaşlı kişinin global finansal kriz öncesinde ve sonrasında 4 yıl boyunca sağlık durumu ve psikolojik işlevlerinin (depresif ve anksiyete semptomu) durumu karşılaştırıldı. Yapılan analiz sonucunda global ekonomik kriz sonrasında ve krizin etkisiyle açıklanabilecek şekilde yaşlılarda depresyon ve anksiyete bulgularının anlamlı bir şekilde daha fazla ortaya çıktığı belirlendi.

Çalışmada ekonomik kriz dönemlerinde yaşlı kişilerin kötü sağlık durumu açısından duyarlı bir grubu oluşturduğu sonucuna ulaşıldı.


Kaynak:

HIV enfeksiyonu Avrupa'da kontrol altında değil

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi'nin verilerine göre 2010 yılında 53 ülkeden oluşan Avrupa bölgesinde 118.000 yeni HIV enfeksiyonu olgusu tespit edildi. Bu veriler etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmiş olmasına karşın, HIV/AIDS'in Asya ve Afrika bölgelerinin yanı sıra Avrupa bölgesinde de kontrol altına alınamadığını gösteriyor.

Sağlığı Koruma Kurumu'nun dünya AIDS günü nedeniyle yaptığı açıklamada 2010 yılında 6660 yeni tanı HIV infeksiyonunun bildirildiği İngiltere'nin de Estonya ve Letonya'nın ardından hastalığın en çok görüldüğü ülkeler arasında yer aldığı belirtildi.

Kaynak:
http://www.bmj.com/content/343/bmj.d7848

Ekonomik kriz Yunanistan'da sağlığı olumsuz etkiliyor

Yunanistan'da ekonomik krizin toplum sağlığı üzerine olumsuz etkileri ortaya çıkmaya başladığı belirtiliyor. Ekonomik kriz sonrasında orta gelirli kişilerin sağlık giderlerini karşılama güçlükleri, koruyucu sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda ortaya çıkan engeller, HIV ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarda görülen artış ve yaşamını kötü bir şekilde yitiren kişiler bu etkilerin bir bölümü olarak ortaya çıkıyor.

Sağlık hizmetine ulaşım zorlaştı

Yapılan çalışmalara göregerekli olmasına rağmen doktor ya da dişçiye gitmediğini belirten kişilerin sayısının  kriz öncesi 2007 yılı ile karşılaştırıldığında 2009 yılında %15 arttığı sonucuna ulaşıldı. Ayrıca çalışmada sağlık durumunu kötü ya da çok kötü olarak değerlendiren kişilerin oranının %14 oranında arttığı görüldü. Çalışmanın verilerine göre intihar sıklığı da 2009 yılında 2007 yılına göre %17 artış gösterdi. Ulusal intihar danışma hattı verilerine göre 2010 yılında başvuranların %25'inin mali sorunlar yaşadığı belirtildi.

Uyuşturucu kullanımı, şiddet ve bulaşıcı hastalıklarda artış

Ekonomik  kriz sonrasında şiddetin de arttığı görüldü ve cinayet ve hırsızlık olgularının 2009 yılında, 2007 yılında görülenin 2 katına çıktığı  görüldü. Ekonomik kriz sonrasında 2010 yılında, 2009 yılı verilerine göre HIV hastalığının da %52 arttığı görüldü. HIV enfeksiyon sıklığındaki artışın yaklaşık yarısının ise damar içi ilaç kullananlardaki artıştan kaynaklandığı tahmin ediliyor. 2011 yılının ilk 6 ayında, 2010 yılının ilk 6 ayına göre damar içi ilaç kullananlarda yeni enfeksiyon sıklığının 10 kat arttığı görüldü. Yunanistan İlaç Kullanım ve Raporlama Merkezi verilerine göre eroin kullanım sıklığının da ekonomik kriz sonrası 2009 yılında %20 oranında arttığı görüldü.

Kaynak:
http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(11)61556-0/fulltext

6 Aralık 2011 Salı

Sağlığa etkili davranışların ana belirleyicisi sosyoekonomik durum

Journal of the American Dietetic Association Dergisi'ndeyayınlanan bir araştırmada 4300 kişiye ilişkin verilerin analizi sonucunda sağlığa etkili davranışların ana belirleyicisinin sosyoekonomik durum olduğu sonucuna ulaşıldı.

Araştırmacılar düşük sosyo-ekonomik durumun ırk ve etnik yapıdan bağımsız olarak fazla kilolu olmaya neden olduğu sonucuna ulaştı. Ayrıca çalışmada beslenme bilgi düzeyi ve sağlık farkındalığının ırka bağlı beslenme ve ağırlık farklılığıyla ilişkili olmadığı sonucuna ulaşıldı.

Kaynak için lütfen http://www.nlm.nih.gov/medlineplus/news/fullstory_119323.html tıklayınız.

Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)