6 Şubat 2022 Pazar

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde sağlık personeline tarama amaçlı PCR testi uygulamasının kaldırılması doğru mu?

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde sağlık personeline tarama amaçlı PCR testi uygulamasının kaldırılması ne kadar doğru?

Ülkemizde Kovid-19 kontrol çalışmalarında karar vericiler tarafından alınan kararları anlamlandırmak neredeyse olanaklı olmaktan çıktı. Yaşlı hastalara tedavi ve bakım hizmeti veren, kronik hastalığı olan kişilerin kontrollerinin yapıldığı üçüncü basamak eğitim ve araştırma hastanesi kompleksi durumundaki İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde sağlık personeline tarama amaçlı PCR testi uygulamasının kaldırıldığı bilgisi basına yansıdı. Bu durum şikayeti olmayan ancak Kovid-19 geçiriyor olma ihtimali bulunan sağlık personelinin ağır hastalık geçirme açısından risk grubunda bulunan kişilere hizmet vermeye devam etmesi anlamına geliyor. 

Yöneticiler literatürü takip etmiyor, alınan kararların bilimsel dayanağı yok

Yapılan çeşitli araştırmalar Kovid-19 enfeksiyonunun % 25-50 oranında bulgusuz seyrettiğini gösteriyor. Olguların %25'i enfeksiyonu geçirdiği süre boyunca hiç belirti vermezken, bütün olguların yaklaşık %50'si ise bulaştırıcılığın başladığı evrede henüz belirtisi bulunmayan kişilerden oluşuyor. Bu veri sağlık personeline tarama yapılmaması nedeniyle hastanelerin kolaylıkla enfeksiyon yayılım merkezi haline gelebileceği, hatta gelebildiği anlamına geliyor. Alınan bu karar Kovid-19 enfeksiyonunun kontrol altına alınması çalışmalarının askıya alınmasının ilan edilmesi şeklinde yorumlanabilir. Bu durum artan Kovid-19 vakaları nedeniyle sağlık personeli içinde giderek artan sayıda Kovid-19 olgusunun ortaya çıkması ve bu durumun hastane hizmetlerinin sürdürülmesinin olanaklı olmaktan çıkarmasının sonucu oldu. 

Kovid-19 salgın kontrol çalışmaları hastane hizmetlerinin kapasitesinin aşılmaması hedefinden, hastanelerde hastalık kontrolü çalışmalarının askıya alınmasına evrildi


Salgının kontrol altına alınması açısından önlemlerin gevşetilmesine ya da  sıkılaştırılmamasına karar verilirken olgu sayısının artmasının yol açacağı sorunların dikkate alınmadığı görülüyor. Olguların artmasına paralel olarak sağlık personelinin arasında enfekte olanların artmasının sağlık iş gücü ve sağlık hizmetleri üzerinde oluşturacağı baskı ne yazık ki dikkate alınmadı. Olumsuz senaryoların ortaya çıkabileceği öngörüsü ve buna yönelik herhangi bir planlama yok. Pandeminin başlamasının üzerinden 2 yılı aşkın zaman geçti, ancak sağlık yönetimi salgın hastalıkların hastanelerden yönetilemeyeceğini henüz kavrayabilmiş değil. Kafayı toprağın altından çıkarmanın zamanı artık gelmedi mi??

Deniz Akgün
Halk sağlığı uzmanı


Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)