21 Ocak 2014 Salı

Türkiye'de sağlık harcamalarının yıkıcılık potansiyeli

Sağlık hizmetleriyle ilgili yapılan yeniden yapılandırma çalışmalarının amaçlarından birisinin de toplumu sağlık hizmetlerinin finansmanı ile ilgili risklerden korunması olduğu belirtilmektedir.



Bu yazımızda Türkiye'de toplumun sağlık hizmetlerinin finansmanı ile ilgili risklerini değerlendirmeye çalışacağız.

Türkiye'de sağlık harcamaları ciddi oranda artış gösteriyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2002 yılında 13.747 milyon dolar ve GSYİH'nın %4.9'una denk gelen toplam sağlık harcaması, 2012 yılında 42.421 ABD doları ile GSYİH'nın %5.4'üne ulaşmış bulunuyor.  Kamu sağlık harcamaları ise 2002-2011 yılları arasında yıllık ortalama %18 oranında artış göstermiş bulunuyor. Toplam kamu sağlık harcaması ve toplam SGK harcaması içinde en yüksek artış oranın ise özel sektöre ait olduğu görülüyor. Yapılan sağlık harcamalarının içinde hane halkı harcamalarının oranının ise 2012 yılında %15,4 olduğu görülüyor. Bu oran her geçen gün artan sağlık harcamalarının kişilerin aile bütçelerini zorlayıcı bir etken olarak ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir.

Tablo 1: Yıllara göre sağlık harcamaları ve harcama kaynakları (TÜİK, 2013)



Bu görüşün doğrulayan veriler ise tablo 2'de karşımıza çıkmaktadır. Burada da bireylere göre sağlık hizmeti açısından en önemli sorunların muayene için katkı ücreti ödenmesi, muayene ve tahlil ücreti ve ilaç fiyatları gibi hane halkını etkileyen finansman sorunları olduğu görülmektedir.
Tablo 2: Sağlık hizmetleriyle ilgili sorunlar (TÜİK, Yaşam memnuniyet araştırması, 2012)



Benzer bulgulara  TÜİK'in 2012 yılında yürüttüğü sağlık araştırmasında da ulaşılmıştır. Burada da son 12 ayda uzman hekimden hizmet alma ihtiyacı hissettiği halde bu hizmetten yararlanamayan %12,5'luk nüfusun, hizmetten yararlanamamasının en önemli nedeninin ödeme güçlüğü olduğu görülmüştür.


Tablo 3: Son 12 ayda uzman hekimden sağlık hizmeti alma ihtiyacı hissettiği halde bu hizmetten yararlanamayanlar (TÜİK, 2012 Sağlık Araştırması)


Bütün bu bulguları artan sağlık harcamalarının gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) içindeki oranının, GSYİH'nın belli düzeyde korunması ile sağlanabildiği verisi ile birlikte ele almamız gerekir. Türkiye'de GSYİH'nın azalmasıyla sonuçlanabilecek olası ekonomik durgunluk / kriz sürecinin, giderek artış gösteren ve %15 gibi önemli oranda hanehalkı harcamalarıyla karşılanmakta olan sağlık hizmetlerinin finansmanın zora girmesine, dahası hane halkı bütçeleri üzerine yıkıcı (katastrofik) etkisinin ciddi ölçüde artmasına neden olabileceğini öngörebilmemiz gerekir.


Tablo 4: Yıllara göre Türkiye'de sağlık harcamaları ve GSYİH'ya oranı (TÜİK, 2013)


1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
TSH
 04 985
 08
248
 12 396
 18 774
 24 279
 30 021
 35 359
 44 069
 50 904
 57 740
 57 911
 61 678
 68 607
 76 358
TSY/
GSYİH
(%)
4,8
4,9
5,2
5,4
5,3
5,4
5,4
5,8
6,0
6,1
6,1
5,6
5,3
5,4

















TSH: Toplam sağlık harcaması (Milyon TL)
TSH/GSYİH (%): Toplam sağlık harcamasının, gayri safi yurtiçi hasılaya oranı (%)



Yazan:
Deniz Akgün
Halk sağlığı uzmanı


Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)