TÜİK'in araştırmasını bu yönüyle biraz daha yakından inceleyelim. Araştırmanın raporunda araştırmanın amacının iş kazası geçirenlerin ve iş nedeniyle kötüleşen hastalık ve sağlık sorunlarına maruz kalanların belirlenmesi olarak belirlenmiş durumda. Araştırmanın verilerine göre Türkiye'de her 100 çalışandan 2,3'ü son 12 ayda iş kazası geçirmiş bulunuyor. (Tablo 1) Ayrıca her 100 çalışandan 2,1' ise ise bağlı sağlık sorunu yaşamıştır. (Tablo 2)
Tablo 1: Son 12 ayda istihdam edilenlerden
iş kazası geçirenler 2007-2013 (TÜİK,2014)
iş kazası geçirenler 2007-2013 (TÜİK,2014)
Tablo 2: İstihdam edilen ya da geçmişte çalışmış olanlarda
işe bağlı sağlık sorunu geçirenler 2007-2013 (TÜİK, 2014)
Raporda iş kazası geçirenler ya da işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların durumu yaş, cinsiyet, çalışılan sektör, istihdam edilme şekli, iş yerinin büyüklüğü, meslek ve eğitim durumu gibi değişkenler açısından da incelenmiş. Bu değişkenlere göre iş kazası ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların oranları verilmektedir. Ancak araştırmada irdelenmeyen, araştırılmayan ve belki de sorgulanması bile akla gelmeyen önemli bir değişkeni daha bulunuyor: İş kazası ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların aldığı iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin kapsamı. Bir başka deyişle Türkiye'de iş kazası geçirenlerin ve işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların ne kadarının iş sağlığı ve iş güvenliği hizmetlerine ulaşabildikleri konusu halen daha belirsizdir.
İŞ KAZASI VE İŞE BAĞLI SAĞLIK SORUNU YAŞAYANLARIN NE KADARI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ HİZMETLERİNE ULAŞABİLİYOR?
Türkiye'de TÜİK incelediği şekliyle işe bağlı sağlık sorunu yaşayanların ne kadarının meslek hastalığı tanısı ya da ön tanısı ile izlendiği de belirsizdir. Dahası işe bağlı sağlık sorunu yaşama durumu, sadece kişilerinin kendi yargıları üzerinden incelenmiş bulunmaktadır. Yani işle ilgili sağlık sorunları kişisel çabalarla saptanabilecekmiş gibi bir algılamayla sınırlı kalınmıştır. Kişilerin yanlışlıkla işe bağlı olduğunu düşünebilecekleri ya da yanlışlıkla yaptıkları işle bağlantısını kuramayabilecekleri sağlık sorunlarının bulunabileceği konusu bu çalışmanın kurgusunda kendine yer bulamamıştır. Kendisinin işle ilgili bir hastalığının olduğunu düşünenlerin ne kadarının bu açıdan profosyonel sağlık hizmeti alabildiği konusu TÜİK'in İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri araştırması kapsamında irdelenmiş ya da raporlanmış değildir. İş kazası geçirenlerin ne kadarının iş güvenliği hizmetlerinden yararlanabildiği de belirsizdir. Bu sorular ankette belki sorulmuş olabilir, ancak soruların sonuçlarına raporda yer verilmemiştir.
Yukarıdaki verilerden de anlaşılacağı gibi ülkemizde iş kazaları ve işe bağlı sağlık sorunları adeta uluslararası normlara uygun bir şekilde sunulması gerekli olan iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinden bağımsız olarak kişisel birer sorun olarak görülmektedir. Bu yönüyle iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin ülkemizde kategorik olarak var olmayan bir hizmet türü olduğunu söyleyebiliriz. İş sağlığı ve güvenliği hizmetleriyle ilgili kamu kurumlarının kürek çekmek yerine dümen tutmasının yeğlenmesi anlayışı TÜİK'in İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri araştırmasında da kendini göstermiş bulunmaktadır.
TÜİK'in anketlerini yanıtlamayanlara para cezası verileceği ile ilgili haberler basında yer almıştı. Peki iş sağlığı ve güvenliği hizmetleriyle ilgili açıklılığa kavuşturulması gereken sorunları gündeme almamaya, bunları anketlerde sormamaya veya raporlaştırmamaya verilebilecek para cezası yok mu?
Deniz Akgün
Halk Sağlığı Uzmanı
Kaynaklar:
1)İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri araştırması http://www.tuik.gov.tr/jsp/duyuru/upload/yayinrapor/2013_ISKAZALARI_VE_SAGLIK_PROBLEMLERI_RAPORU.pdf