15 Ocak 2014 Çarşamba

Türkiye'de kalp damar hastalıklarının kontrolü çalışmaları ne durumda?


Sağlık sistemlerini yeniden yapılandırma çalışmalarının gerekçelerinden birini, son dönemde kronik hastalıkların sıklığını artması ve bu hastalıkların kontrolüne yönelik kapsamlı hizmetlere gereksinim bulunmasıdır.

Bu yazımızda ülkemizde en önemli ölüm nedeni olan kalp hastalıklarının kontrolüne yönelik başarılı çalışmalar yürütülüp, yürütülemediğini irdelemeye çalışacağız.

Türk Kardiyoloji Derneği'ne göre Türkiye’de 18 yaşından büyük insanlarımız arasında her 3 kişiden 1’i hipertansif olup, yüksek kan basıncına sahip insanlarımızın yarıya yakını bu hastalıklarının farkında değildir.
Yüksek kan basıncı zamanında öğrenilmez ve kontrol altına alınmazsa kalp, beyin, böbrekler ve gözler başta olmak üzere birçok organ üzerinde büyük ve kimi zaman geri dönüşü olmayan hasarlara yol açabilmektedir. TKD'ye göre Türkiye’de her 4 ölümden 1’i yüksek kan basıncından kaynaklanmaktadır ve yapılan tüm kampanyalara karşın son 10 yılda yüksek kan basıncı kontrol oranı ülkemizde % 8’den ancak % 28.7’ye çıkarılabilmiştir. (1)


2010 yılı Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II'ye (TURDEP-II) göre Türkiye'de 20 yaş üzeri erişkin nüfusta yapılacak taramalarda hipertansiyon tanısı konulabilecek ölçüde tansiyonu yüksek olan kişilerin sadece %58'inin hastalıklarının farkında olduğu, %42'sinin ise hastalıklarının farkında olmadığı tespit edilmiştir. Bu çalışmaya göre hipertansiyon hastası olduğunun farkında olan  kişilerin ise yaklaşık yarısında tansiyon yüksekliği kontrol altında değildir.(Tablo 1)

TANSİYON VE DİYABET HASTALIKLARININ KONTROLÜNDE 
İYİLEŞME SAĞLANAMAMAKTADIR

TURDEP çalışmaları diyabet hastalığının ülkemizde artış eğiliminde olduğunu göstermektedir. 1998'de yapılan TURDEP-I çalışmasında 20 yaş üzeri nüfusta diyabet sıklığı %7.2 olarak bulunmuş iken; farkında olunan diyabet sıklığı %68, bilinmeyen diyabet sıklığı ise %32 olarak bulunmuştu. 2010 yılında yapılan TURDEP-II çalışmasına göre ise 20 yaş üzeri erişkin toplumda diyabet sıklığının %13.7’ye ulaştığı görülmüştür. Bu çalışmaya göre farkında olunan diyabet oranı %55 iken, bilinmeyen diyabet oranı %45'dir. Bu yönüyle taramalarda diyabet olarak tespit edilebilecek ölçüde kan şekeri yüksekliği olan kişilerin yarıya yakın bir bölümü hastalığının farkında değildir. TURDEP-II çalışmasının bir başka bulgusu ise bilinen diyabet hastalarının %50'sinde HbA1c'nin 7'den büyük olduğu, bir başka deyişle hastalığının farkında olan kişilerde glisemik kontrolün yetersiz olmasıdır. (Tablo 1) Bu bulgular da göstermektedir ki, Türkiye'de diyabet hastalığının sıklığı artmasına karşın bu hastalığın kontrolüne yönelik çalışmalarda da bir iyileşme gerçekleşememektedir. 


Tablo 1: Bazı kronik hastalıklarının farkında olan 20 yaş üzeri yetişkin kişilerde 
hastalığın kontrol altında olması durumu (TUDEP-II, 2010)

Evet
(%)

Hayır
(%)

Diyastolik tansiyonun
< 90 olması
41
49
Sistolik tansiyonun
 < 140 olması
56
44

HbA1c’nin <7 olması
50
50












KALP DAMAR HASTALIKLARINA BAĞLI ÖLÜMLER AZALTILAMAMAKTADIR

Tansiyon ve diyabet hastalıklarının tespit ve kontrolü çalışmalarında bir ilerleme sağlanamıyor olması, bu hastalıklara bağlı ölümlerde bir azalma sağlanamaması sonucunu doğurmaktadır. Türkiye'de kalp damar hastalıklarının durumunu ortaya çıkarma amacıyla yürütülen TEKHARF çalışmasının 2012 yılı izlem sonuçlarına göre ülke çapında son iki yılda (2011 ve 2012 yıllarında) 45-74 yaş grubunda  genel ölümlerde azalma olması bir yana, 1000 kişi-yılında 15.4 ile hafif bir yükselme olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın bulgularına göre koroner kökenli ölüm oranında da benzer şekilde, 1000 kişi-yılında 6.66 oranıyla hafif bir yükselme eğilimi gözlenmiştir. Aynı çalışmada 40 yaş ve üzerindeki yurttaşlarımızda metabolik sendrom sıklığının da son on yılda ılımlı bir biçimde yükseldiği saptanmıştır.


Tablo 2: 45-74 yaş kohortunda 21.5 yılda gelişen ölüm ve koroner 
kalp hastalığı ölümü insidansı (TEKHARF, 2012)



KALP DAMAR HASTALIKLARININ KONTROLÜNE YÖNELİK TOPLUM TEMELLİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLEMEMEKTEDİR

TEKHARF-2012 ve TURDEP-2010 çalışmalarının bulguları, kalp damar hastalıklarının erken tespiti ve etkin bir şekilde kontrol altında tutulmasına yönelik çalışmalara gereksinim bulunduğunu göstermektedir. Peki ülkemizde kalp hastalıklarının kontrolüne yönelik toplum temelli çalışmaların yürütüldüğünü söylememiz olanaklı mıdır? TÜİK'in 2012 yılında yürüttüğü sağlık araştırmasının konuyla ilgili verilerine göre bir yorum yapacak olursak, hayır!


Tablo 3: Son 12 ay içinde 15 yaş üzeri nüfusta tansiyon, kollesterol ve kan şekeri ölçümü yaptıranların cinsiyete göre dağılımı (TÜİK, 2012)


TÜİK tarafından yürütülen 2012 Sağlık Araştırmasında 15 yaş üzeri nüfusta son 1 yılda tansiyonu ölçülmüş olanların oranının %48, kan şekeri ölçümü yapılmış olanların oranının ise %40 olduğu tespit edilmiştir. Bir başka deyişle erişkin nüfusun, kalp-damar hastalıklarının kontrolüne yönelik olarak tansiyon ölçümü gibi basit yöntemler aracılığıyla taranması bile hedeflenebilmiş ve gerçekleştirilebilmiş değildir. Bu da göstermektedir ki, ülkemizde kalp hastalıklarını kontrol edilmesine yönelik toplum temelli çalışmaların yürütülememektedir. Bu gereksinimin karşılanmasına yönelik yapılsal dönüşümler gerçekleştirilememiştir.  

Türkiye'de kalp-damar hastalıklarının kontrolüne yönelik kapsamlı çalışma yürütülmesine gereksinim bulunduğu görüşü doğrudur. Yürütülmekte olan sağlık sistemini yeniden yapılandırma çalışmalarının, bu gereksinimi karşılamaya yönelik olduğu düşüncesi ise gerçeği yansıtmamaktadır.  


Deniz Akgün
Halk Sağlığı Uzmanı


Kaynaklar:

1) TKD web sayfası, http://www.tkd.org.tr/tr-tr/hedefyuzbin
2)TURDEP II çalışması. http://www.turkendokrin.org
3) TEKHARF 2012. Türk Kardiyoloji Derneği. www.tkd-online.org/dergi/TKDA_41_5_373_378.pdf‎
4) TÜİK Sağlık Araştırması, 2012.


Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)