11 Ocak 2023 Çarşamba

Rahim ağzı kanseri ile mücadelede öncelik HPV aşısı mı?

Son dönemde HPV aşısının ulusal bağışıklama programına alınması gerektiği sıklıkla gündeme getiriliyor. Bazı siyasi partilerin seçim vaatleri içinde de kendine yer bulan HPV aşısının ücretsiz yapılması konusunun değişik yönleri ile tartışılması uygun olur. 

Daha önceki bir yazımızda HPV aşısının 2006 yılında kullanılmaya başlandığını ve rahim ağzı kanserine karşı belirli bir koruyuculuğa sahip olduğu düşünülmekle beraber koruyuculuk düzeyinin tam olarak bilinemediğini belirtmiştik. (1) Bu yazıda ise HPV aşısının rahim ağzı kanserine karşı koruyuculuk düzeyi tam olarak bilinmese de ülkemizde ulusal bağışıklama programına alınmasının doğru olup, olmayacağı konusunu değerlendirmeye çalışalım. 

Rahim ağzı kanseri taramasının kapsayıcılığı 

Rahim ağzı kanseri kontrol programının önemli bileşenlerinden birini pap smear ya da HPV taraması yoluyla yapılan servikal kanser taramasının oluşturduğu biliniyor. Ülkemizde rahim ağzı kanseri taraması ile hedef nüfusunun ne kadarına ulaşabildiği konusunda ise belirsizlikler bulunuyor. Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan 2020 yılı İstatistik yıllığı verilerine göre ülkemizde 15 yaş üstü yüzde 61'i hayatı boyunca hiç rahim ağzı kanseri taraması yaptırmamış bulunuyor. (2) Ancak rahim ağzı kanseri taraması ülkemizde 15 yaş üzeri nüfusa değil, 30 yaş üzeri nüfusa uygulanan bir tarama türünü oluşturuyor. Sağlık Bakanlığı istatistik yıllıkları bu konudaki veri kaynağı olarak TÜİK'in sağlık araştırmaları verisini kullandığı için ve TÜİK bu konudaki soruya 15 yaş üzeri nüfusa yönelik ankette yer verdiği için ülkemizdeki rahim ağzı kanser programının hedef nüfusun ne kadarına ulaştığına yönelik bir değerlendirme yapılamıyor. Diğer bir deyişle ülkemizde rahim ağzı kanseri taramasının güncel durumu konusunda değerlendirme yapılmasına elverecek resmi sağlık verisi bulunmamaktadır.  




Ülkemizde yürütülen rahim ağzı tarama çalışmaları ile ilgili olarak çeşitli toplantılarda açıklanan veriler üzerinden bazı bilgilere ulaşabiliyoruz. Buna göre kanser erken tanı ve tarama merkezleri (KETEM) verilerine göre Türkiye'de HPV pozitifliği kanser taraması yapılan kadınların yüzde 3-5'i kadardır. Dünya genelinde kadınlarda HPV pozitiflik oranı ise yüzde 11-12 olarak bildiriliyor. Buna göre Türkiye'de kadınlarda HPV pozitifliği dünya ortalamasının oldukça altındadır. Bu bilgi ülkemizin HPV aşısını ulusal bağışıklama programına alınmış olduğu diğer bazı ülkeler ile arasındaki önemli bir farklılıktır. 

Rahim ağzı kanseri kontrol çalışmaları açısından ülkemizin önceliğini tarama kapsayıcılığının ve taramada kullanılan yöntem sayısının arttırılması oluşturuyor

HPV aşısının ulusal bağışıklama programına alındığı diğer bazı ülkelerle aramızdaki diğer önemli bir farklılık ise rahim ağzı kanseri tarama programının uygulanmasında ulaşılan kapsayıcılık düzeyidir. Yukarıda Sağlık Bakanlığı İstatistik yıllıklarına atfen belirttiğimiz gibi ülkemizde rahim ağzı tarama programının kapsayıcılığının ne olduğu konusunda bile elimizde net bir veri bulunmamaktadır. Ülkemizde kanser tarama kapsayıcılığının yanı sıra yapılan kanser taramasının niteliği konusunda da açıklığa kavuşturulması gereken yönler bulunuyor. HPV taraması şeklinde yapılan kanser taraması ile HPV pozitifliği bulunmayan rahim ağzı kanserleri tespit edilemeyeceği için bu yöntemin duyarlılığı görece düşüktür. Ülkemizdeki rahim ağzı kanseri taraması çalışmalarının HPV testinin diğer bazı testlerle birlikte yapılarak tarama duyarlılığının arttırılması seçeneğini göz önünde bulundurmak gerekir.  

Kanser tarama merkezlerinin sayısı arttırılmalı

Rahim ağzı kanseri kontrol çalışmaları açısından ülkemizin önceliğini tarama kapsayıcılığının ve taramada kullanılan yöntem sayısının arttırılması oluşturmaktadır. Rahim ağzı kanseri taramasının bugünkü şekliyle sürdürülmesi durumunda rahim ağzı kanseri sıklığında beklenen düzeyde düşüş sağlanamayabilecektir. Bu koşullarda HPV aşısının ulusal bağışıklama programına alınması ise durumu daha da karmaşıklaştıracak bir girişim olur. Gerek ülkemizde rahim ağzı kanseri taraması çalışmalarının kapsayıcılığının düşük olması, gerekse de HPV aşısı ile sağlanacak koruyuculuk düzeyi konusundaki belirsizlik, aşılanan nüfusta rahim ağzı kanserinin belirli sıklıkta görülmeye devam etmesi sonucunu doğurabilecektir. Bu durumun ulusal bağışıklama programının güvenilirliğinin zedelenmesine yol açabileceğini göz önünde bulundurmak gerekir. Kanser kontrol çalışmaları için ülkemizde ayrılması gereken ek kaynakların rahim ağzı kanseri taraması yapılan merkez sayısının arttırılması için kullanılması daha uygun bir yaklaşım olur. 


Dr. Deniz Akgün


Kaynaklar:

1. HPV aşısı rahim ağzı kanserinden ne kadar koruyucu?

2. Sağlık Bakanlığı 2020 yılı Sağlık İstatistik Yıllığı.




Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)