17 Ekim 2022 Pazartesi

Maden kazalarının yönetimsel nedenleri

Ülkemizde sık ortaya çıkan maden kazalarının liyakatsizlik, kapitalizmin aşırı kar hırsı, fıtrat ya da kadere bağlamak doğru ya da yeterli olmaz. 

Maden kazalarına yol açan temel nedeni diğer faktörlere ek olarak iş güvenliği kültürünün yokluğu ve  yönetimsel faktörler oluşturuyor. Maden kazalarına yol açan faktörleri teknik ya da politik faktörler olarak sınıflandırmak da çok doğru olmaz. Önlenebilir nitelikte olan maden kazalarının teknik ve politik içerikli özelliklerini bir arada değerlendirmek gerekiyor. Ülkemizde maden kazalarının sık görülmesinin nedenini riskli bir sektör olan maden işletmeciliğinin şeklen ve fiilen özelleştirilmiş olması ve bu işletmelerin özel sektör mantığı ile yönetilmesi oluşturuyor.











2. Dünya savaşı sonrasında madencilik işletmeciliği devlet tekeli altındaydı. 1970'li yıllara gelinceye değin madencilik hem ülkemizde, hem de dünyanın pek çok ülkesinde devlete bağlı kuruluşlar  tarafından yürütülmekteydi. İnsan ve çevre sağlığı açısından son derece riskli bir sektör olan ve iş güvenliğinin yanı sıra çevre güvenliği açısından sermaye birikim rejimine konu edilmemesi gereken madencilik sektörü 1970'li yıllardan sonra özel sektörün faaliyet alanı haline gelmeye başladı. Bu süreçte devlete ait madencilik işletmelerinin özelleştirilmesi ve özel sektöre yeni maden işletmesi sahalarını açma yetkisi verildi. Ancak madencilik sektöründeki özelleştirilmesi bununla da sınırlı kalmadı. Kamuya ait maden işletmelerinin de artık özel sektör mantığı ile işletilmesi söz konusu olmaya başladı. Kamu işletmeciliğinin özel sektör mantığı ile yapılması iş güvenliği ve çevre güvenliğinin ilkelerinin geri plana itilmesi ile sonuçlandı.

Yeni Kamu Mali Yönetim Anlayışı

Kamu kurumlarının özel sektör mantığı ile işletilmesi açısından önemli dönüm noktalarından birini ülkemizde 2003 yılında kabul edilen 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanun'u oluşturmuştur. Performans yönetimine ilişkin olarak önemli düzenlemeler getiren bu Kanun ile birlikte, ülkemizde birçok kamu kuruluşunda performans yönetimi uygulamaları hayata geçirilmeye başlanmıştır. Kömür madeni gibi işletmelerin özel sektöre yön veren kar/zarar mantığına göre belirlenen performans ölçütleri uyarınca yönetilmesi, son derece riskli olan bu işletmelerde kazaları önleyecek iş güvenliği kültürünün gelişmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını zorlaştırmaktadır. Kamu madenciliğinde işletme yönetimini yönlendiren temel belirleyenlerin verimlilik ve performans ölçütleri olması ve bu ölçütlerin tanımlanmasında rekabet unsurunun önemli rol oynaması, madencilik sektöründe iş güvenliğinin geri plana itilmesi ile sonuçlanmaktadır.  


İnsan ve çevre sağlığı açısından son derece riskli bir sektör olan ve iş güvenliğinin yanı sıra çevre güvenliği açısından sermaye birikim rejimine konu edilmemesi gereken madencilik sektörü 1970'li yıllardan sonra özel sektörün faaliyet alanı haline gelmeye başladı.


Maden işletmeciliğinde performans yönetimi uygulaması ile birlikte iş güvenliği uygulamalarının adeta kalite yönetim sistemlerinin bir uzantısına indirgenmiş olduğu görülmektedir. İşletmenin temel amacının kamu maliyesi kapsamında performans ve verimlilik ölçütleri ile belirlenmesi, iş güvenliği ile ilgili prensiplere öncelik verilmesine olanak vermiyor. Madencilik gibi riskli sektörler açısından kritik önemi bulunan işçi sağlığı ve iş güvenliği kurullarının işlevlerinin, kurumların performans ve verimlilik hesaplarının gölgesinde kaldığı ve alınması gereken iş güvenliği önlemlerinin savsaklanmasının söz konusu olduğu görülmektedir. 

"Gerekli yatırımlar yapılmıyor"

Bu konuda Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Dev Maden-Sen Başkanı Tayfun Görgün'ün söyledikleri anlamlıdır. Görgün, adım adım gelen özelleştirme nedeniyle, “Nasıl olsa satacağız yatırım yapmayalım” mantığında hareket edildiğini belirtmektedir. Sayıştay raporlarına da atıf yapan Görgün, “Sayıştay işçi sayısının iş güvenliğini tehlikeye atacak kadar düştüğünü söylemesine rağmen işçi alımı yapılmadığını, özelleştirme eğilimi olunca kamunun yatırım yapmaktan kaçındığını kaydetmektedir. (1)


Dev Maden-Sen Başkanı Tayfun Görgün


Amasra TKİ işletmesine bağlı madende meydana gelen kaza sonrası Türkiye'nin en büyük işçi sendikası konfederasyonu Türk-İş'in başkanının ise kazayı "bu açıklama yapılmasa da olurdu" dedirten şekilde yorumlamış olması düşündürücüdür. Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay bu açıklamasında kazaların olmaması için alınması gereken önlemlerle ilgili önceden yapılmış olması gereken konuşmaları, cenazelerin kaldırılmasından sonra yapılacağını söyler gibidir. Türk-İş Başkanı'nın bu açıklaması (2), iş kazalarının önlenmesi için işçi ve işveren temsilcilerinin katılımı ile oluşturulması beklenen, işçi temsilcilerinin iş kazalarının önlenmesinde önemli roller üstlendiği işçi sağlığı ve iş güvenliği kurullarının ülkemizde formalitenin ötesine geçemediğini düşündürür niteliktedir. 


Dr. Deniz Akgün


Kaynakça:

1. Tayfun Görgün'ün 17.10.2022 tarihli açıklaması. www.cumhuriyet.com.tr

2. Türk-İş Başkanı Ergun Atalay'ın Amasra TKİ maden kazası sonrası yaptığı açıklama için lütfen tıklayınız 

Ergun Atalay'ın açıklaması: 

"Madencilerin sıkıntıları, problemleri ne varsa Bakan beye intikal ettirdik. Maalesef aradan üç hafta geçti ve bu olayla ilgili yine buradayız...Değerli arkadaşlar bu bölgede bugüne kadar 5000'in üzerinde şehit var. 40 tane kardeşimiz buna eklendi. İki tane sendika başkanı da burada, arkadaşlar da burada. Bugün cenazelerimiz var, cenazelerimizi bugün yerlerine defnedelim. Ben dün akşamdan beri....olay oldu, 2 saat sonra buradaydık. Ne oldu, ne gitti, beraber, bakanlarımla beraber yaşadık. ......Şu Cenazelerimizi defnedelim sonra İçişleri Bakanımızla, Enerji Bakanımızla, Çalışma Bakanımızla, oturur nedir, ne değildir, ortaya koyar, ondan sonra detaylı yine konuşma imkanını buluruz. Ailelere baş sağlığı diliyorum, son olur diye arzu ediyorum, ama son olmuyor, inşallah son olur, teşekkür ediyorum"




Anahtar sözcükler

koronavirüs (34) çevre kirliliği (30) Kovid-19 (29) hava kirliliği (22) kanser (22) pandemi (21) iş sağlığı (16) beslenme (12) bulaşıcı hastalıklar (11) salgın (11) kalp hastalıkları (10) pestisid (10) çevrecilik (10) egzersiz (9) içme suyu (9) işe bağlı sağlık sorunu (8) bağımlılık (7) iş kazası (7) kalp krizi (7) koronavirus (7) obezite (7) çocuk sağlığı (7) aile planlaması (6) aşı (6) birinci basamak sağlık (6) diyabet (6) işçi sağlığı (6) yoksulluk (6) cinsel yolla bulaşan hastalık (5) gıda güvenliği (5) işsizlik (5) kısırlık (5) stres (5) ölüm (5) akciğer kanseri (4) astım (4) ekonomik durgunluk (4) grip (4) iş güvenliği (4) otizm (4) rahim kanseri (4) sağlık finansmanı (4) zihinsel işlev (4) Bisfenol A (3) Kuş gribi (3) allerji (3) antibiyotik (3) antidepresan (3) asbest (3) besin zehirlenmesi (3) depresyon (3) doğurganlık (3) erken ölüm (3) gebelik (3) iklim değişikliği (3) iş gerilimi (3) kollesterol (3) korunma (3) kızamık (3) meme kanseri (3) sağlık (3) tedavi (3) verem (3) vitamin (3) yaşam süresi (3) ABD (2) HPV (2) KOAH (2) MERS (2) Suriye (2) akciğer hastalıkları (2) arsenik (2) ağrı kesici (2) cinsel ilişki (2) cinsellik (2) endokrin bozucular (2) eşitsizlik (2) finansal kriz (2) genç (2) gonore (2) hastalık (2) ilaç direnci (2) inme (2) kent (2) kent sağlığı (2) kondom (2) koruyucu sağlık (2) kronik hastalıklar (2) madde bağımlılığı (2) migren (2) nükleer santral (2) okul (2) prostat kanseri (2) romatizma (2) sıtma (2) tarama (2) zoonoz (2) çocuk felci (2) üreme sağlığı (2) şeker hastalığı (2) GDO (1) H7N7 (1) H7N9 (1) SARS (1) akrilamid (1) alkol (1) ambalajlı su (1) aşı karşıtlığı (1) baharat (1) bel soğukluğu (1) benzen (1) beyaz et (1) biber gazı (1) boğmaca salgını (1) cezaevi (1) damar sertliği (1) difteri (1) doğum defekti (1) doğum riski (1) düşük doğum ağırlığı (1) egzema (1) endometriosiz (1) endometrium (1) enfeksiyon (1) erken doğum (1) erken püberte (1) eroin (1) evde doğum (1) gastroşisiz (1) gelir düzeyi (1) genetik hastalıklar (1) hafıza (1) halı (1) hastane (1) hipotiroidizm (1) ilaç (1) ishal (1) istismar (1) iç ortam kirliliği (1) kabakulak (1) kadın sağlığı (1) kadın ölümlülüğü (1) kahvaltı (1) kahve (1) kan kanseri (1) kellik (1) kentsel dönüşüm (1) klamidya (1) kortikosteroid (1) kuduz (1) kuru göz (1) kuru temizlemeci (1) lenfoma (1) maden (1) meme gelişimi (1) mezotelyoma (1) modern yaşam (1) nanoteknoloji (1) neoliberalizm (1) nörolojik hastalıklar (1) parkinson (1) perflorin (1) psikososyal stres (1) psoriasiz (1) ruhsal sorun (1) salmonella (1) sağlık çalışanları (1) sigara (1) silikosiz (1) tek sağlık (1) vaka tanımı (1) yaşlı (1) yaşlı sağlığı (1) özelleştirme (1)