Türkiye'de yaşanan ilaç krizinin nedeninin uygulanan neoliberal politikalar olduğunu belirtmek gerekir. Kamu kurumlarının ilaç gibi stratejik sektörlerde üretim yapmasını yanlış ve gereksiz bulan neoliberal görüşe bağlı kalınması durumunda ülkemizde ilaç krizine kalıcı çözüm bulunması olanaklı görünmüyor. İlaç krizi sonrası milli ilaç üretimi konusu ülkemizde de gündeme gelmişti. Ancak neoliberal politikalara bağlı kalınarak milli ilaç üretimine yönelmek gerçekçi görünmüyor.
Eczacılar sorunlarına dikkat çekmek 16 Ekim günü için miting düzenlediler
Günümüzde ilaç sektörü teknoloji yoğun sektörler arasında yer alıyor. Bu süreci desteklemek üzere 1990'lı yıllarda Dünya Ticaret Örgütü kapsamında yapılan toplantılarda ilaçta patent uygulamasının kabulü gerçekleşti. İlaçta patent koruması yeni geliştirilen ilaçlar için 20 yıllık patent korumasını öngörüyor. İlaçta patent uygulamaları ile birlikte 2000'li yıllardan sonra ilaç şirketleri arasında birleşmelerin ortaya çıkma eğilimi gelişti. Sektörün oligopolistik özelliğinin giderek daha fazla belirginleşmesi, piyasadaki ilaçların ancak yüksek maliyetlerle karşılanabildiği bir durumun ortaya çıkmasına yol açtı.
Günümüzün ilaç sektörü yüksek kar oranlarının olduğu oligopolistik sektör özelliği gösteriyor. İlaç sektörünün geliri 2021 yılında dünya genelinde 1,4 trilyon dolar olarak gerçekleşti. Sektörün 2028 yılına kadar yıllık %4,3 oranında büyüyeceği tahmin ediliyor. İlaç sektörü içinde %49'luk payla ABD kökenli firmalar başı çekiyor. ABD'nin ardından Avrupa kökenli firmalar geliyor. Çin, Hindistan ve Brezilya da ilaç üretiminde öne çıkmaya çalışan ülkeler arasında yer alıyor.
Ülkemizin ilaçta dışa bağımlılığını sorun olarak ele alarak neoliberal reçetelerin reddedilmesi ilaç krizinin çözümünün tek yolu olarak ortaya çıkmaktadır.
Son dönemde Türk lirasının yüksek oranda devalüe olması ithal girdiye dayalı olan ilaçların maliyetlerinin yükselmesine yol açtı. İlaçların temin edilmesinde baz alınan döviz kurunun düşük tutulması da ülkemizde bir türlü üstesinden gelinemeyen ilaç temin sorununun ortaya çıkmasına yol açmış bulunuyor.
Temel sağlık hizmetleri yaklaşımı ülkelerin sağlık hizmetlerinde ulaşılabilir teknolojinin kullanılmasını gerektirmektedir. Yüksek maliyetli ilaçların ithal edilmesine dayalı ilaç politikası, ilaçların ulaşılabilirliği ile ilgili sorunların yanı sıra sağlık alanına aktarılan kaynakların uygun olmayan şekilde tahsisine de yol açabilmektedir. Ülkemizin ilaçta dışa bağımlılığını temel bir sorun olarak ele alınarak neoliberal reçetelerin reddedilmesi ve ulusal ilaç sanayinin geliştirilmesine yönelik politikaların uygulanmasının, ilaç krizinin kesin çözümünün tek yolu olduğu yadsınamaz.
Dr. Deniz Akgün