Son dönemde Kovid 19 ile toplumda paylaşılan bilgilerin önemli bir bölümünü klinik gözlem ya da kişisel gözlem türü bilgilerin oluşturduğunu görüyoruz. Oysa klinik gözlem türü bilgiler bilimsel kanıt değeri düşük olan bilgilerdir. Klinik gözlem türü bilgilerin doğruluğu şüphelidir. Klinik gözleme dayalı bilgiler sonraki bilimsel araştırmalarla kısmen ya da tamamen yanlışlanma olasılıkları yüksek olan bilgilerdir. Böyle bir yanlışlanma toplumla bilgi kaynakları arasında güven sorununun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle toplumun salgının kontrol edilmesine yönelik bilgilendirilmesinin bilimsel kanıt değeri yüksek bilimsel araştırmaya ve literatüre dayalı olmasının tercih edilmesi önemlidir.
Son günlerde basında benzerlerine sıkça rastladığımız yoğun bakımdaki hastaların %80'înin aşısız olduğu tarzındaki bilgilendirmeler, literatüre dayalı olup, olmadığı belli olmayan ve bilimsel terminoloji kullanılmayan bilgilendirme şeklini oluşturuyor. Bu tarz açıklamalarda bazı önemli noktalar belirsiz kalıyor.
Eksik aşılılık, tam aşılılık, son aşıdan sonra geçen süre vs. gibi kavramların tanımı açık olmalı
Bu tarz bilgilendirmelerde anlaşılamayan yön ve kavramlardan birini aşısızlık, eksik ya da tam aşılılık derken neyin kast edildiği oluşturuyor. Piyasadaki bulunan aşılardan herhangi biri ile iki doz aşılanmış olmak tam aşılılık olarak mı kabul edilmeli, yoksa üçüncü doz aşının yapılıp, yapılmadığı dikkate alınmalı mı, farklı aşılarla iki ya da üç doz aşılanmış olmanın etkisi nedir gibi soruların yanıtlarını bilimsel araştırmaya dayalı olmayan bilgilendirmelerde bulma olanağımız olmuyor. Benzer şekilde son aşıdan sonra geçen süre yoğun bakıma yatıştan korunmayı etkiliyor mu önemli bazı soruların yanıtını da bu tür gözleme dayalı açıklamalarda bulamıyoruz. Bu tür bilgilendirmelerde tam aşılı olmanın yoğun bakıma düşme riskini ne kadar azalttığı ile ilgili net bir bilgi bulunmuyor.
Bu tür gözleme dayalı bilgilendirmeler, yoğun bakıma gelen hastaların yaş, altta yatan hastalık durumları gibi hastalığın ağır seyretmesinde etkili olan etmenler konusunda da veri içermiyor ve bu konularda da toplumun aydınlanmasını sağlamıyor. Dolayısıyla toplumun aşılı olmanın ya da diğer bazı faktörlerin tekil ya da bileşik etkisinin hastalığın seyri üzerinde etkileri hakkında tam olarak bilgilenmesi sağlanamamış oluyor. Böyle olunca hastalıktan korunma yöntemleri konusunda da toplumun bilimsel bilgiye dayalı davranış kalıpları geliştirmesi sağlanamamış oluyor.
Bilgilendirmeler bilimsel araştırmaya dayalı olmalı ve kaynak gösterilerek yapılmalı
Oysa literatüre dayalı bilimsel bilgi aktarımının toplumu doğru bilgilendirmenin en iyi yolunu oluşturmaktadır. Aşılı olmanın Kovid19'dan korunma açısından etkisi öncelikle bilimsel çalışmalar aracılığı ile ve bilimsel makaleye dökülerek ortaya konulmalıdır. Sonrasında topluma yönelik yapılan açıklamalarda da "yaptığımız bilimsel araştırmanın sonuçlarına göre ....... bulgularına ulaştık" şeklinde bilgi paylaşılması en uygun bilgilendirme şeklini oluşturacaktır.
Ancak bu şekilde kullanılan bilimsel yöntem aracılığı ile çalışmanın hipotezleri, bu hipotezlerin test ediliş şekli ve elde edilen bulgular açıklıkla ortaya konulabilir. Elde edilen bulgular benzer başka çalışmaların Bu ile karşılaştırılabilir ve bu yolla bilimsel doğruluk düzeyi yüksek bilgiye toplumun ulaşma olanağı sağlanmış olabilir. Bilimsel verilerin literatüre dönüştürülmesi ve oluşan literatürün sonuçlarının özetlenerek basın-yayın yoluyla paylaşılması ile kaynağı belli bilimsel bilgi ile toplumun salgının etkileri ve korunma yöntemleri konusunda etkili şekilde bilgilendirilmesi sağlanabilmiş olur.
Deniz Akgün
Halk sağlığı uzmanı