Madencilik gibi çevreye zararlı olabilecek işleri yürüten şirketlerin yerel toplumun desteğini kazanmak için sıkça kullandıkları argümanlardan bir tanesini bölgede istihdam yaratmak oluşturur. Yöre halkı içinde bu işletmenin çevreye zarar vereceği gerekçesi ile itirazını dile getirenler olduğunda, bölgede işletme kapsamında işe alınacak kişilerden söz açılır. Bu şekilde ekonomik ve sosyal kalkınma ile çevreye verilecek olası zarar arasında bir karşılaştırma yapılmış olur. Dahası bu ikisi arasında kaçınılmaz bir rekabet olduğundan dem vurularak, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleniyorsa bunun bedelsiz olamayacağı var sayılır. Bu şekilde yöre halkından bazılarının ikna edilebildiği görülür. Hatta İzmir-Bergama'da altın madenciliği yapan işletmenin yaptığı gibi, madencilik karşıtı toplantı maden işçilerine bastırtılır. Madende örgülü sendikanın da desteğiyle işçiler bölgedeki geri teknoloji ile yürütülecek madencilik faaliyeti yanlısı kampanyanın birer aktivisti olarak öne sürülürler. İdi...Temmuz 2011'de Kütahya'da yaşanan olaya kadar.
(28.07.2011 tarihli Evrensel gazetesi)
Kütahya'da çevre kirliliğinin ardından işçilerin de madendeki çevre kirliliğinden zehirlendiği ortaya çıkmış bulunuyor. 28.07.2011 tarihli Evrensel gazetesinin haberine göre Kütahya'da önce çevresel zehirlenme hayvanlar ölmeye başladı, sonra köylüler zehirlendi; şimdi de Eti Gümüş’te çalışan işçilerde sınır değerin üzerinde siyanür çıktı. İşçiler apar topar Ankara’da bulunan Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Özel bir laboratuvara yaptırılan kontrolde, Eti Gümüş A.Ş’de çalışan 65 işçide, sınır değerin üzerinde ağır metal kirliliğine rastlandı. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesine sevk edilen işçilerin idrar ve kanında kurşun, arsenik, kadmiyum ve civa gibi ağır metaller bulundu.
Bu şekilde işçilerin bireysel ve kısa erimli çıkarlarıyla toplumun çıkarları arasında uyuşmazlık ve rekabet olarak tarif edilen farklılığın da bir yanılsamadan ibaret olduğu ortaya çıkmış oldu. Peki doğa ve inasana yönelik yaşanan bu tahribatın sorumluluğunu kim üstlenecek. Madencilik faaliyeti öncesi çevresel risklerin kontrolüne yönelik gerekli yasal düzenlemeyi yapmayan yasa yapıcılar mı? Yürürlükteki yasal düzenlemelere göre gerekli denetimi yapmayan yerel yetkililer mi? Yerel ve merkezi yönetim organlarının çalışmalarını kamu adına denetleyemeyen bağımsız kuruluşlar mı? Kaz gelmeyecek yerden, tavuğu da esirgemeyenler korosu mu?